“Dirençli kent” kavramını ilk kez İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer gündeme getirdi.

İyi ki de öyle yaptı. Çünkü durum çok acil ve hayati.

Ne kadar hayati olduğunu daha 14 ay önce gördük.

30 Ekim 2020’de Seferihisar açıklarında meydana gelen depremin 100 kilometre ötede Bayraklı’da binaları yıktı ve 117 can aldı.

Hayatta kalabilmemiz için kentimizi dirençli hale getirmekten başka çaremiz olmadığı bir kez daha acılarla tecrübe edildi.

Ama sadece söylemekle ne yazık ki dirençli kent falan olmuyor.

Öyle olmadığını İnşaat Mühendisleri ve Jeofizik Mühendisleri Odalarının açıklamaları ortaya koydu.

***

Geçen hafta (1-7 Mart) Deprem Farkındalık Haftası’ydı. Bu nedenle İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesinin yaptığı açıklama ne yazık ki İzmir’in vahim eksiğini ortaya koydu.

Açıklamada, “30 Ekim Depremi`nin ardından bu doğrultuda önemli bir adım atılarak İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Şubemiz arasında imzalanan protokol kapsamında Bayraklı İlçesi Yapı Stoku Envanteri tamamlanmış olup yürütülen bu çalışmaların tüm İzmir`e yayılması gerekmektedir. Unutmamak gerekir ki, tehlikenin boyutu, yapı stokumuza ne kadar hakim olduğumuza bağlı olarak ve deprem öncesi alacağımız önlemlerle orantılı bir şekilde değişecektir” ifadeleri dikkat çekti.

Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şubesinin açıklamasında da İzmir’de 23 belediyede jeofizik mühendisi bulunmadığı, bu nedenle denetimsiz zemin etüt raporuna göre tasarlanan binaların depremde zarar görmemesinin mümkün olmadığı vurgulandı.

Açıklamada şu bilgiler de verildi: “Son depremde yıkılan binaları inceleyen, konusunda uzman inşaat ve geoteknik mühendislerinin ifade ettiği tek şey binaların rezonansa girdiği için yıkılmasıdır. Bundan dolayıdır ki, yeni yerleşim yerlerinde yapılaşmanın ve kat sayısını, sadece jeofizik mühendislerinin mikrotremor cihazı ile elde ettiği, zemin hakim titreşim periyoduna sadık kalarak yapılması önem arz etmektedir.” 

Bilimsel meslek odalarının çok net iki tespiti var.

İzmir’de Bayraklı dışındaki 29 ilçede binaların depreme ne kadar dayanıklı olduğunu bilmiyoruz.

Ayrıca İzmir’deki belediyelerin 60 binin üzerinde çalışanı var ama 23’ünde tek bir jeofizik mühendisi bile yok.

Bu ortamda depreme karşı dirençli bir kentten bahsetmek çok zor.

Şimdilik İzmir için bir dirençten söz edilecekse o da “bilime karşı direnç” galiba.