6 Şubat 2023 50 binden fazla vatandaşın hayatını kaybettiği ve ‘Asrın felaketi’ olarak anılan afetin ikinci yıl dönümünde Toplum Çalışmaları Enstitüsü, toplumdaki düzensiz kentleşmeyi konu alan bir rapor yayınladı. Kahramanmaraş depreminin ardından bir çok vatandaş, yaşadıkları şehirdeki afet risk yönetim planını ve şehir planlanması hakkında araştırmalar yaptı. Türkiye genelimdeki düzensiz kentleşmeyi Toplum Çalışmaları Enstitüsü konuyu birçok parametreden ele aldı. “Türkiye’nin Kentleşme Raporu” isimli raporda Türkiye’nin 1950’lerde başlayan hızlı kentleşme süreci, plansız yapılaşma ve afet risk yönetimindeki yetersizliklerden kaynaklanan sorunlar ele alındı.
3 büyük depremin ortaya koyduğu eksiklikler incelendi
Türkiye’nin kentleşme planının deprem bölgesi olan bir ülke için ne kadar doğru olduğu sıkça tartışma konusu olmaya devam ederken Doç. Dr. Asmin Kavas, konu ile ilgili önemli açıklamalara imza attı. Raporda Marmara, Van ve Kahramanmaraş depremleri gibi büyük ölçüde kayıp yaşanan felaketlerin ortaya koyduğu yapısal eksiklikler ele alındı.
“Türkiye’deki kentleşme kısa vadeli”
Kavas, Türkiye’deki kentleşmenin geçmişten bu güne tarihsel olarak merkeziyetçi ve kısa vadeli olduğunu vurgulayarak,
“Bu durum, planlamanın uzun vadeli vizyon eksikliği, yerel dinamiklerin göz ardı edilmesi ve toplumsal katılımın sınırlı olması gibi temel sorunları da beraberinde getirmiştir. Son yıllarda yapılan kentsel dönüşüm projeleri, genellikle rant odaklı yaklaşımlar nedeniyle toplumsal ve çevresel sorunları daha da derinleştirmiştir. Son yıllarda yaşanan depremler, seller gibi felaketler ise bu anlayışın ne denli yetersiz olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Özellikle yaşanan depremler sonrasında gözlemlenen altyapı çökmeleri, koordine edilmemiş kurtarma çalışmaları ve dayanıksız yapılaşma, yerel dinamikleri yok sayan kapalı planlama uygulamalarının sonucudur. Bu felaket, şehir planlamasında dayanıklılık ve topluluk odaklı yaklaşımların hayati önemini bir kez daha vurgulamıştır” dedi.
“Planlama süreçleri halkın katılımıyla yapılmalı”
Kavas, halkın planlama sürecine dahil edilmesinin oldukça önemli olduğunu belirtti. Kavas, bu düzenleme ile Türk şehirlerinin sadece fiziksel değil, sosyal ve kültürel anlamda yaşanılabilir hale geleceğini ifade ederek;
“Planlama süreçlerinin halkın aktif katılımıyla şekillenmesi büyük önem taşımaktadır. Halkın şehre dair ihtiyaç ve önceliklerini belirleyebileceği platformlar oluşturulmalı ve bu süreçler karar alma mekanizmalarına entegre edilmelidir. Böylece yerel bilgi ve toplumsal ihtiyaçlar, kentsel gelişim projelerine dahil edilerek daha etkili ve kapsayıcı çözümler üretilebilir. Aynı zamanda, kentsel yapılar, hızlı değişen ekonomik, sosyal ve çevresel koşullara uyum sağlayacak şekilde esnek bir yapıda tasarlanmalıdır. Esneklik, farklı ihtiyaçlara cevap verebilmek için çeşitliliği ve yeniliği teşvik ederken; dayanıklılık bu yapıların uzun ömürlü olmasını ve toplumsal krizlere karşı direnç göstermesini sağlar. Bu 2 unsur, şehirlerin hem bugünkü hem de gelecekteki zorluklara karşı hazırlıklı olmasını mümkün kılar. Bunun yanı sıra, uluslararası iyi uygulamalardan öğrenmek ve bu deneyimleri Türkiye’nin yerel dinamiklerine uygun şekilde uyarlamak da önemli bir adımdır. Hollanda, Japonya, Danimarka ve Kolombiya gibi ülkelerdeki başarılı örnekler, sürdürülebilir ve kapsayıcı şehirler inşa etme konusunda ilham verici modeller sunmaktadır. Başka bir ifadeyle planlama süreçlerinin bu ilkeler çerçevesinde yeniden tasarımı, Türk şehirlerinin sadece fiziksel değil, sosyal ve kültürel anlamda da daha yaşanabilir, adil ve kapsayıcı bir yapıya kavuşmasını sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
Yasal çerçevenin güncellenmesi şart
Kavas, dönüşüm sürecinde yasal düzenlemelerin büyük önem taşıdığını vurgulayarak;
“Türkiye’nin Kentleşme Raporu”na göre söz konusu dönüşüm sürecinde yönetişim ve yasal düzenlemeler de büyük bir öneme sahip. Buna göre şehirlerin geleceğini şekillendiren politikaların, yerel halkın ihtiyaçlarını ve önceliklerini göz önünde bulunduran, şeffaf ve katılımcı bir anlayışla oluşturulması gerekiyor” dedi.