İçinde bulunduğumuz kış mevsiminin en soğuk dönemlerinde Karadeniz bölgesinde sular ısınmış durumda. Orta doğuda savaşlar, çatışmalar, göç akınları devam ederken, olası Rusya-Ukrayna savaşı dünya gündeminde ilk sırada yer almaktadır. Ukrayna bulunduğu jeostratejik konumu itibariyle AB- Rusya arasında bir geçiş köprüsü vazifesine görmektedir. Olası yaşanacak bir savaş sadece iki ülke arasında sınırlı kalmayıp dünya ekonomisi içinde olası tehlikeleri barındırabilir.


Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması an meselesi olarak görülürken AB nin yaşanan krizi diplomatik ve ekonomik baskılardan ileriye taşıyamadığı aşikardır. Burada öncü rolü ABD üstlenmiş durumdadır. ABD nin AB politikalarında da belirleyici olması özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron tarafından rahatsızlıkla karşılanmakta, Macron ABD den bağımsız hareket edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Olası bir işgal durumunda NATO nun atacağı adımlarda büyük merak konusudur. ABD nin  Yunanistan a yaptığı askeri yığınaklar Rusya’nın dikkatinden kaçmamaktadır. AB ve NATO şu ana kadar mühimmat desteği vereceğini bildirmiştir. Olası bir işgal durumda müdahil olmayacakları aşikardır. Almanya’nın çiçeği burnunda başbakanı Scholz Rusya’nın işgali durumunda ekonomik yaptırımların geleceğini söylemektedir.


Rusya’nın kırımı ilhak ettiğinde Ukrayna’ya tam destek vereceğini ifade eden AB-NATO ekonomik yaptırımlardan ileri gidemedi. Peki yaptırımlar Rusya üzerinde bir etkiye neden oldu mu?


Rusya Sovyetlerin dağılmasının ardından hızlı bir toparlanma sürecine girmişti. Ülke ekonomisine önemli döviz geliri sağlayan doğalgaz, petrol, kömür, silah, elektrik ihracatı Rusya’nın enerjideki gücünü göstermektedir. Dünya enerji sektöründe pay sahibi en yüksek beş ülkeden birisidir. Ayrıca Rusya Sovyetlerden sonra tarımda önemli adımlar atmış, entansif tarım metotlarıyla gıdada dışa bağımlılığını minimal düzeye getirmiştir. Özellikle pandemiyle birlikte tarım sektörüne dahada ağırlık verilmiştir. Ayrıca 2021 yılında Rusya’dan 72 milyar usd döviz çıkışı olmuştur. Yabancı yatırımcının Rusya’ya olan güveni azalırken Rus devletinin savaş ekonomisi koşullarına ülkeyi yıllar önceden hazırlamaya başladığını söyleyebiliriz.


Olası bir savaş durumunda Türkiye NATO ve Rusya arasında kalacağı aşikardır. Şimdiye kadar denge politikası yürüten Türkiye, savaş durumunda nasıl bir politika takınacağı merak konusudur. Bir taraftan körfez ülkeleriyle yeni ekonomik iş birliği anlaşmaları imzalanırken, diğer taraftan Rusya ile olan ticaret hacmi göz önüne alınacak olursa, Türkiye’nin atacağı adımları diğer ülkelerden daha fazla düşünmesi gerektiği açıktır. Sayın Cumhurbaşkanın iki ülke arasındaki krizi müzakere masasında çözme çabaları takdire şayandır.


Olası bir savaş durumunda AB ve NATO nun ekonomik yaptırımlarına Rusya enerji yönünden yanıt verme ihtimali vardır. Karşılıklı yaptırımlar bölgesel değil küresel sonuçları beraberinde getirecektir. Bir taraftan eski günlerini arayan Avrupa diğer taraftan topraklarını genişletme planı devam eden Rusya’nın mücadelesinde Çin in tutumu ekonomik yaptırımların sonuçlarını belirleyici olacaktır.


Duamız hiçbir savaşın yaşanmaması, hiçbir masum sivilin kanının akmamasıdır.

Selam ve dua ile…