Doğduğumuz da belleğimiz bom boş.
Doğar doğmaz boş belleğe yükleme başlıyor.
Burada en önemli yükleyici anne.
Anne var, çocuk var.
Anne yok çocuk yok.
Bebek anne karnında o kadar güzel bir ortamda dokuz aylık bir hayat yaşadı, yemediği yanında yediği arkasında.
Bir su kesesi yani yatağı içinde en ufak sarsılma yok. Dert yok. Ses yok. Gürültü yok. Yemek derdi yok. Gam yok. Keder yok.
Para yok. Mal mülk, makam derdi yok, Şehvet yok.
Cennet anaların ayağı altında sözü gereği, cennet biz doğmadan önce analarımızın karnında.
Sonunda, bir sarsıntı, bir deprem, seller sular içerisinde açtı mı çocuk dünya gözlerini.
Şaşkın ördek misali.
Benim ne işim bu dünya denilen yerde diye başladı mı cıyak cıyak ağlamaya, bağırmaya. Karnı aç. Emme duygusu ana karnında elini emerek öğrenmiş. Karnını doyurması lazım. Anne kucağında, anne memesi ona bir dudak mesafesinde yakın. Yavrunun ekmek ağacı anne. Başladı mı emmeye. Karnı doydu. Başladı mı, ana karnına göre her aşaması zor bu dünyaya alışmaya.
İşte şimdi bu yavrunun kaderi yazılmaya başladı.
Kader, kader diyoruz. Yaratan bizim kaderimizi yazdıysa ne yapsam boş. Yazılı kaderime uymak zorundayım demek uyutulmuş beyinler için gerekli.
Hani çocukluğumuzda ezberlettiler ya. Amentü billahiyi. Sonunda hayır ve şer Allah'tan diye belleğimize kazıdılar ya.
Bu saçmalığı. Şer yazıldıysa ben ne yapsam o şer gelecek başıma diyerek düşünmez mi insan?
Hayır. Hayır. Hayır.
Şer gelmeyecek başına. Kaderin senin elinde. Şer gelecekse o da senin elinde.
Şer ile yatarsan şer’e bulaşırsın, hayırla yatarsan hayra.
Anne karnından başladık geldik kadere. Hayır ve şerre.
Bizim elimizde olmayan kaderimiz ise; ne zaman doğacağımız; kız mı, oğlan mı olacağımız; hangi ülkede dünyaya geleceğimiz; anamız babamızın kim olacağı, hangi ırktan olacağımız; zencimi, beyaz renklimi?
Yaşamaya başladıktan sonra kendi kaderimizi yeni dünyamız ailemiz, özellikle annemiz belirlemeye başlıyor.
Bu ara enimizi, boyumuzu, genetik hastalıklarımızı, ölümümüzü belirleyen genetik DNA şifreli programımızın kaderimizi etkisini unutmamak lazım.
Doğduk sevgi dolu bir ortamda büyürsek sevgi dolu, hayata pozitif bakan, huzurlu bir insan;
bunun tersi bir ortamda büyürsek, şiddete meyilli, kaba, kırıcı bir insan oluyoruz.
Ama şunu unutmamak lazım.
Anne! Annede. Ya çevre ve okula ne demeli.
Kaderimizi belirlemede hiç mi kişinin etkisi yok.
Çocuk artık ailenin dışına çıkmaya arkadaşlar edinmeye başladı.
Oyun, oyun. Evde oyuncaklarıyla oynarken bir de dışarda arkadaşlarıyla oyuna doymaz oldu.
Bu modern çağın bilgisayarda, sabahtan akşama kadar gözlerini kırpmadan ah o oyunlar olmasa.
Okul, öğretmen, okul arkadaşları, dersler, artık çocuğun yeni düzeni var.
Bu aşamada, ailesinin eğitimi, çevre ve okul arkadaşları artık çocuğun kaderini çizmeye, yazmaya başladı.
Bir de okuma alışkanlığı edinmişse. Güzellikler arka arkaya gelmeye başlamaz mı?