Dünyaca ünlü tarihçimiz İlber Ortaylı, “Zavallı İzmir, yeşil Türkiye’nin tek umuduydun, bakalım bu istilayı nasıl atlatacaksın?” diyerek İzmir’deki imar ve rant hücumuyla ilgili kaygılarını anlatmıştı.

Bugün İzmirliler o soruya Cumhuriyet Meydanı’nda cevap verecek.

“Çeşme Turizm Talan Projesi’ne karşı buluşuyoruz” sloganıyla düzenlenen buluşmaya; İzmir Büyükşehir Belediyesi, Baro, Tabip Odası, DİSK, Türk İş, KESK ve EGEÇEP öncülük ediyor.

Çeşme’de Turizm Planlarının iptali için Danıştay Altıncı Dairesi’ne açılan davada öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi “kamu yararı yok” diyerek olayın ne olduğunu ortaya koydu.

Bu projenin ve planların ayrıntılarını konunun uzmanı olan Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi’nin tespitleri de neden artık “istila” sözcüğünün kullanılmaya başlandığını da gösterdi.

İzmir Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi 16 bin 624 hektar. Çeşme Yarımadası’nın tüm alanı 30 bin hektar. Yani Yarımada’nın yüzde 55’inin imarı değişecek.

Bu planların yapılacağı bölgede nelerin olduğuna bakılınca durumun vahameti çok daha iyi anlaşılıyor.

Çeşme’de aceleyle hayata geçirilmesi düşünülen gelişim bölgesi 5250 hektarı orman alanları üzerinde. Üstelik bu orman alanları; içinde nadir ve endemik türler barındıran, kendine has yaban hayatı ve habitatlar oluşmuş uluslararası öneme haiz doğal ve bakir, korunması gereken alanlar.

2 bin hektarı deniz yüzeyinde.

600 hektarı mera alanı.

783 bin metrekaresi tarım alanı ve zeytinlik.

3400 dekarı dikili tarım arazisi, yaklaşık 4400 dekarı mutlak tarım arazisi, 7900 dekarı da marjinal tarım arazisi.

2157 hektarı nitelikli doğa koruma alanı, 1432 hektarı sürdürülebilir koruma alanı. Üstelik bu alanlar bir yıl önce birinci derece sit iken, yapılan değişiklikle dereceleri düşürüldü.

Planlara dahil edilen kıyı uzunluğu da tam 47 kilometre.

Kamu kullanımına açık ve devlete ait olan kıyıların ve hatta tapuda kaydı olmayan deniz alanlarının turizm amaçlı bölge ilan edilmesi ve hatta özel kullanıma tahsis edilmesi söz konusu.

Anayasaya aykırı olan bu durum kamusal alanların İzmir halkı tarafından kullanılamaması sonucunu da doğuracak.

Projenin içeriği ve hitap edeceği ‘üst düzey gelir grubuna’ yönelik bilgilendirmeler değerlendirildiğinde; İzmir halkının buradan yararlanamayacağı ne yazık ki açık bir gerçek.

Yarımadanın önemli bir bölümünü yapılaşmaya açacak böyle bir proje, İzmir’i kısa sürede çok büyük bir nüfus yoğunluğu ile karşı karşıya bırakacak.

Yarımada tamamen yapılaşma baskısı altında kalacak, yaşanan olağanüstü nüfus artışı kent kimliği ve kent kültürünü etkileyecek.

Bu proje için Çeşme’de sit dereceleri değiştirilerek koruma kalkanları da yok edildi.

***

Çeşme Projesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı belediyelerde, bilimsel meslek odalarında ya da sivil toplum kuruluşlarında toplantı yapıp görüşlerini alma gereği duymadı.

Ama 21 Mart’ta İzmir Ticaret Odası’nda Çeşme Planları için toplantı yapıldı. Bu toplantıda Orman Mühendisleri Odasından ya da Mimarlar Odası’ndan da kimse yer almadı.

Birinci Derece Deprem Kuşağı’ndaki bir bölgedeki imar planları için jeoloji ya da jeofizik mühendisleri odalarına zaten hiç gerek duyulmadı.

Bu toplantı, İzmir’in 16 bin 624 hektarlık doğa harikası bir bölgesinin imar planlarının Ticaret Odası’nda görüşülmesiyle tarihe geçti.

***

Bu arada İzmir’de aylardır tartışılan Çeşme Projesiyle ilgili CHP’nin resmi görüşü de 28 Mart’ta açıklandı. MYK toplantısı sonrası açıklama yapan CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “İzmir’in ‘Kanal İstanbul’u olarak adlandırılan bu projeden derhal vazgeçilmelidir. Biz bu katliamları engellemek için elimizden geleni yapacağız” dedi.

***

Bugün Cumhuriyet Meydanı’nda “kamu yararı” olmayan bir projeye karşı yapılan eylem tarihe geçecek.

İzmirliler imar istilasını nasıl atlatacaklarını gösterecek.