İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Dr. Hüseyin Toros, hava kirliliğinin insan sağlığı için ne kadar tehlikeli olduğunu gözler önüne sermek amacıyla sigara üzerinden bir çalışma hayata geçirdi.

Hava kirliliği değerleriyle nüfusu en fazla olan 4 büyük ili baz alarak sigara üzerinden hesaplama yapan Dr. Toros vahim verilere ulaştı. İstanbul’un havasını solumak yılda 16 paket sigara içmeye eş değer. Bu rakam Ankara’da 17, İzmir’de ise 23 olarak çıktı.

Geçen yıl Türk Toraks Derneği’nin düzenlediği sempozyumda konuşan Doç. Dr. Haluk Çalışır, İzmir’de Gaziemir’de yaşayan birinin her gün 205 gram zehirli toz soluduğunu açıkladı.

Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay geçen yılın hava kalitesi verilerini açıkladı. Kınay, Bornova, Karşıyaka ve Çiğli’de kükürt oranlarında yükselmeler olduğuna dikkat çekti.

Peki İstanbul’da yaşayanlar bile yılda 16 paket sigara içmiş kadar kirli hava solurken, İzmirlilerin yılda 23 paket sigara içmiş kadar zehirli hava solumasına neler neden oluyor?

Son iki yılda alınan kararlara bakınca bunun nedeni açıkça anlaşılıyor.

İzmir’in hava kalitesini etkileyen önemli unsurlardan biri Aliağa’daki yoğun kirleticiler.

Aliağa’da sanki az kirletici unsur varmış gibi yeni bir termik santral daha hayata geçirildi.

İzdemir Termik Santrali’ne karşı açılan davalar devam ederken inşaat çalışmaları tamamlandı.

Santral, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden alması gereken Gayrı Sıhhi Müessese izni süreçleri bile tamamlanmadan üretime başladı ve ruhsatsız çalışmaya devam etti.

Mahkeme uzun süren hukuki süreç sonunda Çevre Müdürlüğü’nün verdiği ÇED iznini de iptal etti.

Ama, yasal süreç kapsamında kapatılması gereken tesis ile ilgili olarak yeni bir ÇED sürecine izin verildi.

İki hafta içerisinde Bakanlığa sunulan ÇED raporuna ilişkin değerlendirmeler gerçekleştirildi.

7 Mart 2017’de ÇED Raporu nihai kabul edilerek ÇED Yönetmeliği hükümlerine göre; 10 günlük askı süreci başlatıldı.

Bir önceki ÇED kararı ile ilgili iptal kararı tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde uygulanarak yani 23 Mart’ta termik santralin kapanması gerekiyordu.

Ama Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu tarihten bir gün önce 22 Mart’ta yeni bir ÇED olumlu raporu vererek termik santrali kapanmasına bir gün kala kurtardı.

Hem de tüm ÇED süreçleri 10 gün gibi kısa bir sürede tamamlandı.

Bu yeni ÇED iznine karşı da; Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği, Ziraat, Çevre, Kimya mühendisleri ile, Şehir Plancıları odaları, Kıyı Ege Belediyeler Birliği, İzmir Barosu ve Foça Belediyesi İzmir Birinci İdare Mahkemesi’nde dava açtı.

İşte bu davada bir kez daha verilen ÇED izninin iptaline karar verildi.

Alınan karar Aliağa’nın çevresel kirlilik yükünü aştığını, termik santrallerden vazgeçilmesi zorunluluğunu bir kez daha gösterdi.

Ama santral bir kez daha verilen ÇED izni ile çalışmaya devam etti.

Hatta Aliağa’da 7 adet termik santralin daha yapılması gündemde.

Gaziemir Akçay Caddesi’nde Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun(TAEK) raporlarına da geçen radyasyonlu atık skandalı yaşandı.

Burada tehlikeli atıkların 100 tonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Toprak altında gömülü miktarı kimse bilmiyor. İzmirliler 13 yıldır kent merkezinde tonlarca radyasyonlu atıkla yaşamak zorunda.

 

Menderes’e bağlı Kısıkköy’de yılda tam 10 bin ton tehlikeli atığın işleneceği bir tesis için “ÇED gerekli değildir” kararı verildi. Bu tesisin 1336 metre uzağında Tekeli mahallesi var. Çocukların her gün bahçesinde oynadığı Öğretmen Emine Yazlalı Ortaokulu 1640 metre kadar yakında.

 

Foça’da katı atık yakılarak elektrik elde edilecek bir tesis de gerekli izni aldı. Hem de ÇED(Çevre Etki Değerlendirme) sürecine bile gerek duymadan.

Söz konusu tesiste her gün 90 ton atık yakılacak. Atıkların birlikte yakılmasından kaynaklanan ve tehlikeli maddeler içeren 9 ton tehlikeli dip külü oluşacak.

 

Menemen’in Ulucak Bölgesi’nde. Yılda 57 bin 600 bin ton tehlikeli atık işlenecek tesise ÇED gerekli değildir raporu verildi. Söz konusu alan yerleşim bölgelerine sadece 430 metre uzaklıkta.

Bornova Işıkkent’teki Dökümcüler Küçük Sanayi Sitesi’nde “Tehlikeli ve tehlikesiz atıkların” işlenmesi için bir firmaya ÇED(Çevresel Etki Değerlendirme) sürecinin başlatılması için onay verildi. Bütün bu işlerin yapılacağı alan, Işıkkent Mahallesi’ne sadece 2000 metre uzaklıkta.

 

Gaziemir’de 7111 metrekarelik bir alan içinde tehlikeli ve tehlikesi atık tesisine izin verildi. Bu tesislerde yılda; 50 bin 300 ton tehlikeli atık fiziksel yöntemlerle geri kazanılacak. 60 bin ton tehlikeli atık da depolanacak. Bu tehlikeli tesis yerleşim birimlerine sadece 280 metre mesafede.

Bornova’da yılda 7630 ton kapasiteli tehlikeli atık tesisinin kapasitesinin yılda 23 bin 232 tona çıkarılması için ÇED süreci başlatıldı Egemenlik Mahallesi’ndeki tehlikeli atık tesisinin imar planlarında “Kentsel Yerleşim Alanı” olarak belirlenin bölgede kaldığı belirtildi. Faaliyetin yapılmasının planlandığı alana en yakın yerleşim birimi sadece 620 metre uzaklıkta. Hatice Güzelcan Anadolu Lisesi ise tehlikeli atıkların bulunduğu tesisse 1, 13 km mesafede. Tesis, Ege Üniversitesi’ne de 4.68 km uzaklıkta.

Orman Genel Müdürlüğü’nün açıklamasına göre; İzmir’de maden arama, işletme amaçlı madencilik faaliyetlerine yönelik olarak Orman Kanunu’nun 16’ncı maddesi hükmü gereğince 1.839 hektar alanda verilmiş devam eden izin bulunuyor.

Yani İzmir’de (1 milyon 839 bin metrekare orman alanı) taş ocağı ve maden arama izinleri ile geçmiş yıllarda yok edildi.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi özel orman alanlarında 4 metrekare daha yapılaşma izni verildi. Orman alanlarında yüzde 6’lık yapılaşma izni zaten vardı.

Bu ilave 4 metrekare izinle yapılaşma izni biraz daha arttırıldı.

Ne yazık ki bu kadar da değil. Orman Kanunu’nun 16, 17/3 ve 18. maddelerine ilişkin uygulama yönetmeliklerinde değişiklik yapıldı.

Yönetmeliğin, kamu yararı ve zaruri hallerde orman alanlarında verilecek izinleri düzenleyen 4. maddesinde değişiklik yapıldı. Değişiklikle ormanlara toprak döküm tesisleri işletmesi kurulmasına izin verildi.

Yeni yönetmelikle artık orman alanlarında yer altına depolar kurulabilecek.

İsteyen istediği ormanda yer altına akaryakıt deposu bile yapabilecek.

Yeni izinlerle İzmir’de binlerce hektar ormanı alanı daha tehlikeye girdi.

Ormanlık alanlara yapılan müdahale konusunda durum gerçekten çok vahim.

Konuyla ilgili olarak Orman Mühendisleri Odası İzmir Şubesi geçen yıl bir rapor hazırladı. Raporda son derece ilginç tespitler var.

Söz konusu rapora göre; son 10 yılda İzmir ve Menderes Orman işletmeleri toplam 121 bin hektar alanı orman dışı kullanıma açtı.

Yok edilen orman alanı, UEFA standartlarında 15 bin stadyum büyüklüğüne ulaşıyor.

Orman alanlarında nelere izin verildiğini incelediğinizde de karşınıza korkunç bir tablo çıkıyor.

Orman alanlarında yapımına izin tesisler de şöyle: 57 milyon metrekare maden arama sahası, 48 milyon metrekare rüzgar enerji santrali(RES),

143 bin metrekare kum kireç çakıl ocağı, 15 bin metrekare havai fişek tesisi, 600 bin metrekare kömür ocağı, 950 bin metrekare taş ocağı.

Dahası da var.  İzmir 1 ve 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurulları İzmir genelinde pek çok değişik yerde sit derecelerini değiştirme kararı aldı. Bu kararla da binlerce hektar orman alanında yapılaşmanın önü açıldı.

Bu kadar tehlikeli, çevreye zehir saçan tesise izin verilmesinin sonucu, İzmir’de hiç sigara içmeyen birinin bile yılda en az 23 paket içmiş kadar zehirli havayı ciğerlerine çekmesi oldu.

Bu kararlar İzmirliye zehir solutuyor.