Kış geliyor, turşular kuruluyor. Bende her evde süregelen kış hazırlıkları kervanına katılıyorum. Hızlı
bir maraton olduğu için yıllardır olduğu gibi bu yılda anacığım sağ olsun yükümün büyük bir
bölümünü alıyor.
Dün çarşı Pazar alışveriş yapmaya çıktım, tansiyonumun ayarları kaçtı. Fiyatlar sürekli artışta ve garip
bir şekilde buna uyum sağlıyoruz. Gelin görün ki meyve fiyatlarının istikrarlı artışı beni derin
düşüncelere daldırdı.
 4 kişilik Orta gelirli bir ailenin normal şekilde beslenmesi imkansız.
Yada yemeyecek bunun orta noktası yok. Orta direk Şaban’ı bile solluyoruz. Biz Manisa da meyve
sebzeyi bu fiyata yiyorsak, diğer şehirler nasıldır bilemiyorum.
10 ₺ den aşağı meyve fiyatı neredeyse yok.
Bamya 18 TL
Marul yok satıyor. Bildiğiniz pazarda yok. 5 ₺
4 tane meyve 1 kg yapıyor. Bir kişi bir haftada bir meyveden ya bir tane yiyecek ya da bir meyveyi ¼
oranında yiyecek.
Şimdi buradan hareketle bizim ülkede herkesin matematikçi olması lazım. Fakat yetersiz beslenme
düzeyinden dolayı ilerleyen yaşlarda beyine yeterli enerji gitmediğinden amele sınıfında artış
görülüyor.
Demem o ki bu işlerde terslik var. Üretici maliyetlerden şikayetçi ve oldukça haklı. Maliyet artışı
çekirdek enflasyonu tetikliyor.
Maliyet enflasyonu dört nala ilerliyor.
Hane birim başı geçim endeksinin bu oranlara bakılarak hesaplaması gerekiyor.
Bildiğin ölüyüz şu an. Hesaplara göre biz varlık olarak yokuz. Şöyle demek yerinde olacak, herkes
borçlu yaşıyor. Borç oranları günden güne artıyor.
08.06.2022
Kışın başında kaleme aldığım bir yazımı paylaşmak istedim. Bugün benzin 27 TL olmuş, Pazar desen
insanlar her şeyden yarım kilo alıyor. Mandırada sütun kilosu 11 TL stagflasyonu dibine kadar
yaşıyoruz. Hissederek, hissettirerek. Makul şartlarda geçinmek gün geçtikçe zorlaşıyor. İktisatta
Histeriz etkisi denilen, fiyat artışlarının bir kerede artıp tekrar eski seviyeye gelememesi durumunu
yaşıyoruz. Komedi filmlerine konu olan, abartmayın canım dediğimiz her şey çay kahve sohbetlerinin
konusu oldu. Çoluk çocuk fiyatlardan başka bir şey konuşamaz olduk. Topluca delirmek üzereyiz. Bu
günler mutlaka geçecek. Fakat unutmamak gereken şey korku kültürü dediğimiz şey bu şekilde
oluşuyor. Refah şartları sert ve ciddi anlamda altüst olan her ülkenin kaçınılmaz sorunları olacaktır.
Korku aile içi demokrasi ortamından işyeri demokrasi ortamına nihayetinde oluşan demokrat tavır
ülke içinde ki toplumsal yapı taşlarının demokrasi anlayışına sirayet eder. En kısa sürede elem dolu
günlerin ızdırap çektiren durumlarının geçmesini diliyorum. Durum bu şekilde giderse halimiz de hal
kalmayacak.