İnsan denen varlık dinamik ve değişken bir yapıya sahip kadın ve erkek hepimiz için geçerli. Hayat dediğimiz yolda gelişimin evreleri nasıl olmamız, toplum kurallarına uymamız ve uymadığımız takdirde karşımıza çıkabilecek yaptırımları öğretiyor. Bu doğrultu da kendimize yeni bireysel ahlaki kavramlar yaratıyoruz. Toplumun genel kabul gören kurallarına uymak ve kendi kurallarımızı kendimizin yarattığı yeni bir benlik inşa etmek. Kurallar bütününü oluştururken kendi öz yapımızdan uzaklaştığımız zaman bir karmaşa hali yaşarız. Binlik dağınık pazılı gibi. Çünkü şöyle bir soru çıkar karşımıza doğru kime göre, neye göre, yada bu kurallar kimin için? Bu soruları kimimiz ilkokul çağlarında kimimiz ergenlikte kimimiz bu evrelerde cevap bulamadıysak yetişkinlik döneminde kendine sorar ve cevap arar. Beynimiz bu süzgeçten mutlaka geçer. Saygı her ülkenin kültürel kökeninde farklı sembolize edilmiştir. Bizim toplumsal çatışmalarımız bunun üzerinedir. Hızla gelişmeye çalışan gelişirken çatışan itiş gücünden eksikliklerle birlikte, yanlışlarda yapan fakat bu eksikliklerimizi ve yanlışlarımızı düzeltmeden yenilerini beraberinde getiren ve sepetimizin içinde bin bir çeşit rengarenk desenlerle dolu hatalar bütününü çoğaltan bireyler ve yozlaşmış toplum tabakasını kendimiz yaratıyoruz. Bunların hepsi bizi şuna itti! Biz hayatımızı kendimiz şekillendiremeyiz bunun için bize birileri lazım. Psikolojinin ve danışmanların uzmanların mesleki bilgi, teknik donanımlarından bahsetmiyorum. Kendi sorunlarımızın üstesinden gelemiyoruz ve bunun için bile başka birinin öngörüsüne ve yönlendirmesine ihtiyaç duyuyoruz. Sizce de ilginç değil mi bu kadar anti depresan ilaçlarının kullanılması! Stresle başa çıkamamış, şiddet eğilimlerine engel olamayışımız! Bizim için her şeyi düşünen birilerine o kadar alışmış ve ihtiyaç olur duruma gelmişiz ki sonuçta aile tanımında, biz tanımında çarpık bir kavram oluşturmuşuz. Komutlarla itaat etmeyi öğretilmişiz. Genel olarak aile içi şiddet kavramı kamusal alanda adını çokça duyduğumuz kendine geniş bir yer bulmuş ama bu cümlenin içeriğini dolduran, arkasında yatan fikri net olarak anlatan ifadelerde eksik ve devrik kalınmış. İnsanın hayatını olumsuz etkileyen bu süreçte yeni hiçbir şeye adapte olamayan insanlar görüyoruz. Ayrı bir dünyada ayrı insanlarla yaşamıyoruz. O yüzden bu sorunlar hepimizin sorunları güncel olan en yalın gerçeklerden biri. Şiddet (Darp) mağduru bir kadının hayatı , yada alkolik bir babanın elinden çok çekmiş bir genç kız, yada daha popülist bir yaklaşımla tecavüze uğrayıp hayatını farklı şekillerde yaşamak zorunda kalan bir kadının hayatı yazılabilirdi, bunlarda yazılmalı, resmedilmeli fakat herkesin içinde olduğu paylaşımların yansıması bütüne hitap etmekte daha gerçekçi. Geleceğe dair bir beklentinin olmaması savunmasız olmaları ve toplum baskısının kendi üzerlerinde yarattığı algı. Korkunun onlar üzerindeki etkileri. Korku
kültürü, değerler kültürü. Yaşam olgusu yazılıp çizildiği gibi olmuyor. Bir sorunu yada çözemediğimiz bir duruma karşılık terapi niteliğinde bir kaç cümle duyup dinlediğimizde, Etkisi uzun soluklu olmuyor, çabuk unutuyoruz. Hayata yön vermek sanıldığı kadar kolay değil olsaydı zaten şimdi bu konularla ilgileniyor olmazdık.