Manisa’nın Saruhanlı ilçesinde 2019-2024 yılları arasında belediye başkanlığı görevini yürüten eski CHP’li Başkan Zeki Bilgin, hakkında açılan “zimmet” ve “görevi kötüye kullanma” davasıyla ilgili sessizliğini bozdu. 280 ton belediye hurdasının ihalesiz şekilde satıldığı ve 280 bin TL’lik gelirin belediye kasasına girmediği yönündeki iddialar üzerine kamuoyuna bir açıklama yapan Bilgin, medyada çıkan haberlerin algı oluşturma amacı taşıdığını öne sürdü.
“Bir düğmeye basılmış gibi aynı haber servis edildi” diyerek açıklamasına başlayan Bilgin, kamuoyunun yanıltılmaya çalışıldığını savundu. Bilgin;
“Adeta bir düğmeye basılmış gibi neredeyse aynı sunuş şekliyle, yanıltıcı ve yönlendirici şekilde kamuoyunun aleyhime yönlendirilmeye çalışıldığını tespit ettim. Bu yönlendirme faaliyetine göre; adeta ben yargılandım, ceza aldım ve cezam kesinleşti gibi kamuoyu yanıltılmaya çalışılmaktadır. Bu nedenle aşağıdaki açıklamayı yapma zorunluluğu hasıl olmuştur. Saruhanlı İlçesinde 2019 seçimlerinde geçerli oy 36.912 olup en yakın rakibime 5022 fark atarak ve oyların % 55,97 sini alarak belediye başkanı seçildim. Bu çaptaki bir ilçe için bu fark tarihi bir farktır. Hemşehrilerimin yüksek teveccühünün bana yüklediği sorumlulukla beş sene boyunca gece gündüz, soğuk sıcak demeden çalıştım.” iadelerini kullandı.
“Hepsinden beraat ettim”
Bilgin, belediye başkanlığı görevinde bulunduğu beş yıl boyunca çok sayıda şikayet ve denetime maruz kaldığını belirtti. Daha önce zeytinlik, taşınmaz satışı ve hizmet alımı gibi konularda da benzer suçlamaların yapıldığını, ancak hepsinden beraat ettiğini hatırlatan Bilgin;
“Bu yüksek teveccüh ve performans, siyasi rakiplerimizde büyük panik yarattı. Kural işledi; icraatı kapasitesi zayıf olan, algıyla toplum mühendisliği yapmaya çalıştı. Dün Balyoz, Ergenekon Kumpaslarında olduğu gibi, bugün Ekrem İMAMOĞLU, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Beylikdüzü Belediyesi gibi soruşturmalarda olduğu gibi algı yöntemleriyle kamuoyu nezdinde karalama kampanyası başlatıldı. Bu amaçla beş senelik görev sürem boyunca sayısız şikayete, denetime, müfettiş incelemesine muhatap oldum. “Zeytinleri usulsüz sattı, parasını cebe attı” dediler, “belediye taşınmazlarını usulsüz sattı, parasını cebe attı” dediler, “malı-hizmeti yüksek fiyattan aldı, aradaki farkı cebe attı” dediler, “yarın görevden alınıyor” dediler, “yarın tutuklanıyor” dediler. Tüm bu suçlamalardan hem yasa hem de kamuoyu nezdinde beraat ettim” fadelerine yer verdi.
"Süreç 2020 yılında başladı"
“Hurda dosyası” olarak anılan soruşturmanın 2020 yılında bir ihbarla başladığını anlatan Bilgin, bu ihbarı yapan kişinin ifadesinde belgeleri dönemin AK Parti ve MHP ilçe yöneticilerinden aldığını söylediğini dile getirdi. Buna rağmen, bu kişilere hiçbir soru yöneltilmediğini ifade ederek;
“Bu suçlamaların bir benzeri de hurda meselesi idi. Lütfen tarihlere dikkat ediniz 01.12.2020 tarihinde benim belediye hurdalarını mevzuata aykırı şekilde sattığım hususunda bir şikayet dilekçesi verildi. Dilekçede imzası olan şahıs ilk ifadesinde “bu dilekçe ve ekleri benimdir” minvalinde sözler söyledi. Ne hikmetse takip eden ifadelerinde “bu dilekçeyi ben verdim ama bana bu evrakları verenler aslında dönemin AK Parti ve MHP ilçe yöneticileridir, bu işleri onlara sorun” minvalinde sözler dedi. Bu bahsettiğim ifadeler yazılı ve imzalı olduğu için dilekçeyi verenin de bunları inkar etme şansı bulunmamaktadır. Ancak ne hikmetse hiç kimse hem dilekçeciye hem AKP ve MHP ilçe yöneticilerine “elinizde bir belge bilgi varsa niçin bunları doğrudan ilgili kurumlara vermek yerine bunu verecek kişiler kullanıyorsunuz” diye sormadı. Şimdi her bir vatandaşın dönemin AKP ve MHP ilçe yöneticilerine bu soruyu sorması gerekir: “Elinizde belge bilgi varken bunu gidip doğrudan ilgili birimlere teslim etmek yerine niçin kendinize kullanışlı bir kişi arıyorsunuz? Evraklarınıza güvenmiyor musunuz? Evraklarınız gerçek değil mi, sahte mi, sonradan üretilme evraklar mı?”
2020 yılında başlayan inceleme neticesinde 23.05.2025 tarihli iddianame ile bir dava açıldı. Yani; inceleme ve soruşturma neredeyse tam beş yıl sürdü. Süreçte sayısız kere aynı konuda ifademiz alındı. Başkontrolörün incelemesi yetersiz bulunduğu için bir mülkiye müfettişi ve bir başkontrolörle ikinci kez inceleme yapıldı. Kamu zararı tespit edilemedi. Son izin hariç daha önce usulsüzce verilen soruşturma izinlerini Danıştay ve İzmir Bölge İdare Mahkemesi kaldırdı. En sonunda adeta beş yıllık bu sürece ayıp olmasın diye itirazlarımız reddedildi ve dava açıldı. Ama bir incelemenin beş yıl sürmesi normal değil anormaldir. Güvenlik kameralarında, belediye, emniyet ve jandarma kayıtlarında bir şey tespit edilememesine rağmen dava açılması normal değil anormaldir. Bu durum geçmiş dönem 2019 İstanbul Seçimlerinde yaşanan “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu” skandalını akıllara getirmektedir.
Açılan davada toplam sekiz sanık yer almaktadır. Bunlardan yedisi belediye görevlisi biri ise hurdaları belediyenin iki deposu arasında taşıyan kişidir. Yani ben hariç altı belediye görevlisi dosyada sanık olarak ve aynı suçlamayla yargılanmaktadır. Bunlar arasında belediye başkan yardımcıları ve belediye şube müdürleri de vardır. Oysa yapılan haberlere bakıldığında; sadece ben yargılanmaktayım, hatta suçum sabit görülmüş, ceza almışım ve cezam kesinleşmiş gibi yanlış bir yönlendirme yapılmaya çalışıldığı görülmektedir. Mevcut durumda sadece bir iddia söz konusudur. Masumiyet Karinesi uyarınca sanık aleyhine verilen Ceza Mahkemesi kararı kesinleşmediği sürece kişinin masumiyeti esastır. Mahkemeler, basın yayın organları ve kişiler bu karineye saygı duymak zorundadır. Bu Lekelenmeme Hakkı’dır. Birçok iddia ve yargılama olabilir. Ama bu, yargılanan kişilerin suçlu olduğu anlamına gelmez. Yerel mahkeme tarafından kişi hakkında bir cezaya hükmedilse bile istinaf ya da temyiz mahkemeleri bu kararı iptal edebilir. Hukuk tarihi, bu türden kararlarla doludur” dedi.
"Düzensizlikler sadece benim dönemime ait değil"
Açıklamasında dikkat çeken bir başka nokta ise Bilgin’in, hurda kayıtlarında düzensizliklerin sadece kendi dönemine ait olmadığını ve bu durumun geçmiş yıllara dayandığını vurgulaması oldu. Görev süresi içinde bizzat talimat vererek konuyla ilgili belediye içi çalışma başlattığını belirten Bilgin, bu çalışma sonucunda kendisinden önceki dönemde görev yapan eski belediye başkanı ve üç müdür hakkında da soruşturma izni verildiğini söyledi.
Ancak bu detayların haberlerde yer almadığını ifade eden Bilgin, “Benden önceki belediye başkanı iktidar partisindendi. Aynı suçlamayla dava açılmazsa kamu vicdanı ve yargıya güven zedelenir” uyarısında bulundu.
“Meyve veren ağaç taşlanır”
Son olarak, hakkında açılan davada sekiz kişinin sanık olduğunu, bunların yedisinin belediye çalışanı ve birinin hurdaları taşıyan kişi olduğunu söyleyen Bilgin, yalnızca kendi ismi üzerinden suçlama yapılmasını eleştirdi.
“Meyve veren ağaç taşlanır” diyerek açıklamasını tamamlayan Zeki Bilgin, hukukun üstünlüğüne, adil yargılanma hakkına ve bağımsız yargıya olan inancını koruduğunu söyledi. Tüm kamuoyunu da “ucuz ayak oyunlarına ve siyasi karalama kampanyalarına” prim vermemeye çağırdı.