Solun yıkılmaz armadası,
İzmir’den başladı Cumhurbaşkanlığı
Adaylığı, Ekrem İmamoğlu’nun.

23.Mart’a kadar şehir şehir dolaşacak

Kayseri’de iktidarı bastırmak
İçin oy;

Konya’ da,” hangi partiden olursan
Yine de gel!” Diyecek.

Urfa’dan, hayır duaları alacak’.
Aydın’da, efeler gibi efelenecek.
Vatandaşa “ çaresiz değilsiniz”
Mesajı verecek

Ben olsam bu dolasımda,
Simgeselde olsa Afyon Kocatepe de
Bir fotoğraf veririm!

Gömleğin yakaları açık
Kollar sıvanmış!
İste budur
Hayatı tesbih yapıp sallama!

“Olmak ya da olmamak “ savasında
Ekrem İmamoğlu.

Tank’ı, topu, uçağı, shalıları ile demiyorum ama
SGK’,sı Maliyesi, Sayıştay’ı, savcısı ile
Üzerine gidiliyor.
Gün geçmiyor ki dava açılmasın.

“Gözlerim kapalı,
İstanbul’u dinliyorum diyor
Telif hakkı davası

Hakkını arıyor,
Belgrad orman havası!

Yola çıkıldı.
Başladı,
Senaryolarda yazılmaya.

Siyasetin keskin makası
Liderlerin elinde,
Gözlerini kırpmadan birbirlerini
Buduyorlar.

Bakalım filmin sonunda kim
“THE END” olacak…

********
Kadınlar
Bizim kadınlarımız:

Korkunç ve mübarek elleri
İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
Anamız, avradımız, yarimiz
Ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
Ve soframızdaki yeri
Öküzümüzden sonra gelen

Ve
dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
Ve
ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
Ve
kara sabana koşulan ve ağıllarda
Işıltısında yere saplı bıçakların
Oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
Kadınlar,
Bizim kadınlarımız.

Böyle tarif etmişti muhteşemin
Ötesinde dizelerle kadınlarımızı
Büyük sair, Nazım Hikmet!

Anlatısıyla hikmete varıyoruz..
Cennet kokulu analarımızın
Elleri öpülesi kadınlarımızın
Bacılarımızın, kızlarımızın yasamın ta kendileri
Olduğuna.

Gün geçmiyor bir kadın
Yasam ağacından koparılmasın.

Erkek bilmeden
buduyor kendine
Gövdesinden can suyunu keserek!