Ülkemizin her yeri güzel. Ama İzmir bir başka.

 

Cahit Külebi’nin dediği gibi. İzmir’in denizi kız, kızı deniz, sokakları hem kız hem deniz kokar.

Bu kentte güzellik de var ekmek de.

İşte son 70 yıldır bu güzellik ve elbette ekmek için geldi ve gelmeye devam ediyor milyonlar İzmir’e.

***

Gelenlerin ilk yerleştikleri alanlardan biri de Gültepe’ydi.

Yıllarca bu tepede Cahit Sıtkı Tarancı’nın “memleket isterim, kış günü herkesin evi barkı olsun” dizelerindeki gibi evler yükseldi.

Evler ve çevresi güllük gülüstanlık  değildi ama yerleştikleri yere “Gültepe” dediler.

Sıvası bile olmayan, tek odada onlarca kişinin yaşadığı evler.

Dar sokaklar, birbirinin içine girmiş yapılar yükseldi yıllarca. Tek bir mühendislik hizmeti bile almadan Boğaziçi’nden Toros’a kadar koca bir şehir yükseldi.

O yapıların içinde Behçet Necatigil’in dediği gibi “Aş mı pişer? Dert mi pişer?” Kimsenin umrunda değildi?

Ama içindekilerin çoluk çocuk çalışması, fabrikalara yetişmesi önemliydi. Onlar bu kent için çalışmalı ve üretmeliydi.

Gültepe’de yaşayanlar 70 yıl bu kötü talihini yenemedi.

***

Abdül Batur 31 Mart 2019’da Konak Belediye Başkanı seçilince Gültepe için umutlar ete kemiğe büründü.

Narlıdere Belediye Başkanlığı döneminde 4 mahallede binlerce eski konutu yenileyen Batur, Gültepe için de kolları sıvadı.

Konak Belediyesinin Gültepe’de 14 mahalle için hazırladığı kent yenileme planları İzmir Büyükşehir Belediyesinde de kabul edildi.

Gültepe için belki de ilk kez mühendislik görmüş, yeni yönetmeliklere ve çağdaş koşullara göre evler yapılmasının önü açıldı.

En önemlisi de on binlerce insanın artık güvenli binalarda oturacak olmalarıydı.

***

Ancak beklenmedik bir gelişme oldu. Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Gültepe Kent yenileme planları ile ilgili dava açtı.

O davada Gültepe planları için önce yürütmeyi durdurma, sonra da iptal kararı verildi.

Bilimsel meslek odası olan Şehir Plancıları Odasının görüşleri çok önemli. Ortaya koydukları çekincelerin uzlaşıyla çözülmemesi için hiçbir sebep yok.

Keşke bu iş mahkemeye gitmeden uzlaşma sağlansaydı. Ama öyle olmadı.

Gültepe’deki planlar devasa gökdelenler içermiyor.

Bir ya da birkaç kişiye ayrıcalıklı imar da verilmiyor.

Yıllarca kentin çeperlerinde kalmış, büyük zorluklar içinde yaşamış ve yaşamaya devam edenlerin mühendislik görmüş, sağlam, daha konforlu bir çevre ve konutlarda yaşamasını amaçlıyor.

***

İzmir’in merkezinde devasa gökdelenler yükseliyor. Kentin pek çok noktasında yeşil alanlar, tarım arazileri ve sit bölgeleri imara açılıyor.

Birileri zenginliklerine zenginlik katıyor. Onlar nasıl oluyorsa bir şekilde işlerini yürütüyor.

Ama iş kentin çeperlerinde yarım yüzyılı aşkın süredir yaşayanlara gelince kendi evlerini yenilemeleri için bile fırsat verilmiyor.

Bu planların hayata geçmesi daha fazla uzarsa sadece Gültepe’ye değil tüm İzmir’e de çok yazık olur.

Hani “merkezde ne varsa tepelerde de aynı güzellikler olsun” diye bir söylem var ya. İşte o sözler sonsuza kadar söylem olarak kalmaya devam eder.