Bir zamanlar
Manisamızın sehir girislerine
Dört kapı yapılacaktı.
Doğu’ya bereket.
Batı’ya medeniyet.
Kuzey!e fethi,
Güney’ine kıble, adları konulacaktı
Hos! Manisa’lı
Bir seylere kızdığında
“Bu Sehrin kıblesi kapalı” dese de.
Sehrin Güney’i Spil dağı ile kapalı olduğundan
Dağ eteklerine yapılacak bu kapıya
Sembolik olarak bu ad verilecekti.
Bu kapıları yapmayı düsünenler
Tekrar seçilemeyince projeleri gerçeklemedi.
Lakin onların yerlerine seçilenler.
Yaptıkları belediye saraylarına öyle kapılar
Yaptılar ki,
Halkın bu kapılardan geçmesi
Mümkün olmadı.
Belediye saraylarına bakınca
Baskanlık giriş kapısı,
Memur, isci personel giris kapısı.
Halk giriş kapısı.
Çesit çesit kapı!
Kim demis
Halka hizmet
Hakka hizmet? diye
Kendilerine özgü, hak kapısı ile
Vatandasın halk kapısı, ayrı ayrı!
Halk kendi oyu ile
Seçtiği baskanının kapısından geçemez,
Geçirmezler.
Sehir büyüdü, Sasaa, abartı, gösteris
İle dolu muhtesem belediye hizmet
Sarayları!
Makam kapılarında
“ sepet havası çalınıyor vatandaşlara!”
Baskan adayları seçim öncesi
“Makam kapılarını sökeceğiz.
Kapılarımız herkese açık olacak” söylemelerine
Bakmayın
Her söz, seçim kazanıncaya kadar.
Sonra kapılar tas duvar!
Makam kapıları dısında
Baskanlar, personel kapılarından
Geçmeyi, kendilerine yediremezler.
Zul sayarlar!
Öyle ya!
Halk kim?
Personel kim?
Baskan kim?
Büyük adamlar. küçük kapılardan
Geçmezler!
Oysa
Sultanlar, cami kapılarından
Avluya girerken
Askerler; “ Böbürlenme padişahım!
Sizden büyük Allah var! Diye seslenirler.
Uyarırlardı.
Titreyip, kendilerine öz benliklerine
Döneceklerse eğer;
O günlerin uygulamasını
Günümüz uyarlamasına çevirmekte
Mümkün.
Zabıta erleri
Baskanlık giris kapısının iki tarafına sıralanır
“Böbürlenmeyin başkanım! Sizden büyük
Rab var! diyerek
Nefsin
Görkemli, ihtisamlı belediye kapılarından geçerken,
Hizmet neferi olduklarını, bir nebze de olsa hatırlarlar.
Başkanlar imar islerine pek
Sevdiklerinden olsa gerek
Sehre kusbakısı;
Halka,
Tepeden bakmayı görev sayarlar!
Birçok belediye sarayında, asansörler son kata çıkmaz!
Oğlum Hasan!
Kendi elinle verdin oyunu.
Gördün, kapılardan içeriye sokulmayan
Nasıl iki ayaklı koyun olduğunu!