Neden herkesin öcü gibi korktuğu ölümü, hayatımızın bir gerçeği olarak kanıksıyorum?

İşte bu nedenlerimi, yaşam birikimlerimle; ben buyum ben şuyum demeden, nefsimi ön plana çıkarmadan sizlerle paylaşmak istedim.

Aşırı yemeden kaçınırım. Spor yapmak gıdam gibidir.

Deniz günlerimde yüzme; diğer günlerde, en az bir saat yürür ve bisiklete binerim.

Şehir içi yirmi kilometreye kadar bisikleti tercih eder, şehirler arası yollar hariç araba kullanmamaya özen gösteririm.

İnancım gereği, ibadetlerimi elimden geldiğince yapmaya çalışırım.

Yaratanımla barışığım. Sanki içimde, şah damarımdan yakın.

Okumak benim olmazlarımdan biridir. Şahsi kütüphanemde iki bine yakın kitap var. Özellikle insanı tanıma, psikolojik eserler, bilimsel yayınlar, yaratılış, makro ve mikro alem. Uydurulmuş dinin dışında; Yaratanıma beni yaklaştıracak, içime huzur verecek bilme dayanan yayınları tercih ederim.

Tercüme kitapları okumaktan kaçınırım. Müziği, hiç ayırt etmem. Tüm müzik dallarını severek dinlerim. Bazı amatörce çaldığım enstrümanlar vardır.

Sazım dert ortağımdır. Resim, tiyatro, opera, bale gibi sanatsal eserleri severek izlerim. Seyahat sevmemek elde değil.

Tanıdığım, telefon rehberine kaydettiğim, akraba, dost arkadaşlarımı belli aralıklarla arar, hal hatır sorar, özel günlerini unutmamaya çalışır, işim düşünce arayanlardan olmamaya dikkat ederim.

Gönül almak, gücüm ve çevrem yettiğince yardımcı olmak, bana huzur verir. Verdiğim sözü namus bilirim. Kimseyi bilerek üzmem ve kırmam. Gönlümü kırmış olana kırılmam. İlişiğimi kesmem.

Hiç kimseyle kavgalı değilim. Düşmanım olmadı ve olmamasına dikkat ederim.

Siyaset yapmam. Siyaset yapılacak yerin siyasi partiler olduğunun bilincindeyim.

Her inanca saygım var. Asla din bezirganlığı, din, milliyet, ırk ayrımı yapmam.

Giyimlerim dahil hiçbir konuda aşırıya kaçmam. Hiçbir lüksü sevmem. Pintilik ve müsriflikten kaçınırım. Hele futbolda kendini kaptırırcasına taraf tutanlardan hoşlanmam.

Yetmiş yaşımdan ve sosyal medyadan dolayı, eş, dost, akraba ve arkadaşlarımdan ben ölürüm onlar ölmez dediklerimin birer birer ölüm haberlerini aldıkça; ölüm, sanki benim bir yoldaşım oldu.

Kendim için ölümü sever oldum. Yetmiş yaşında biri olarak; yaşam tecrübem, on altı sene tahsilim ve kırk dokuz sene yöneticilik birikimlerimi sizlerle paylaşmak ve bilgimin zekâtını vermek için yazmaya başladım. Bursa Life, Malatya Son Havadis, Gazete Malatya, internet gazetelerinde ve günde en az sekiz sayfa çıkan Romanya Gazete Balkan’da köşe yazarlığı yapmaya çalışıyorum.

İnanın yazmak sanki okumanın bir mührü. Yazmaya başlayınca kalemin, klavyemin önemini daha çok anlıyorum. Yazarak bilgi birikimlerimi arşivlemiş oluyorum.

İnsan bir okyanus; boşalt boşalt suyunu bitiremezsin. Her insan ayrı bir alem. İnsana değer verdikçe, sayıp, sevdikçe, gönlünü aldıkça, bir ihtiyacını giderdikçe sen değerlenirsin. Benim gözümde kötü insan yok.

Kendisiyle barışık olmayan, ilişkisi bozuk, hep ben, ben diyen, egosu yüksek, karşısındakini hor gören, aşırı lüks düşkünü, hal ve tavırları yapmacık kişilerle ilişkimi kesmeden uzak durmaya çalışırım.

Biz insanı, Yaratanımızın özene bezene yaratarak kendi ruhundan üflediğini; ölümümüzle geldiğimiz yer olan, Yaratanımıza ölümsüzleşerek kavuşmanın hazzını; ömrümüzün saniyeler gibi geçtiği bu dünyada huzurlu, mutlu yaşamanın tadını almaya çalışıyorum.