Sosyal konulara ağırlık veriyoruz. Elimizden geldiğince fikrimizi yazıyoruz. Doğrudur, yanlıştır; üslup hatasından da eleştirebilirsiniz, konu bütünlüğündeki temel mantığı da sorgulayabilirsiniz…

Hepsine eyvallah!

Bu kez çok hassas denilebilecek, ancak bir o kadar da yaşamsal bir konu üzerinde yazacağız. İşte burada ‘kafa karışıklığı-muhalefet’ çıkaracak bir boşluk bırakmamalıyız; o da Organ Nakli… Bu konuda sıra bekleyenler çok; uygun organ nakli için onca hasta bir umutla bekliyor; ama aksi için de sıkıntıları büyüdükçe büyüyor elbette; hastalar her gün-her saat hep bir umutla ayakta duruyorlar..

Bir hekim arkadaşım anlattı, birkaç gün önce organ nakli bekleyenlere parayla organ bulan bir çeteye baskın düzenlendiğini söyleyip bu tip olayların, doktor hasta ilişkisindeki ‘samimi’ çabaları sekteye uğrattığını söyledi.

Açıkça söylemek gerekir: Bu olay üzerinden gayri meşru para kazananlar büyük vebal altındadır; olayın müsebbipleri için ticari ve polisiye yönü o kadar rezalet bir şey ki, insanlığa, vicdana sığmaz…

Ama hekim bir arkadaşım beni uyararak, ‘sırada bekleyen yüzlerce hastaya umut ışığı olabilecek donörleri ve bu konuda çalışan insanları sıkıntıya sokacak bir olay bu,’ demeseydi ben bu satırları yazmayacaktım…

Önce bir hikâye anlatayım:

Bir zaman, çölde ticaret kervanlarının yolculuklarına çıkan birkaç kişi, ufacık kafilelerinde yol alırken ileride susuzluktan kıvranan birini görmüşler.

Çöl tehlikeli bir yerdir; savunmasız diye yanaşırsın, baskın yiyebilirsin, yardıma yetişecek kimse de bulunmaz…

Kafiledekiler kendi aralarında konuşup nihayetinde yardıma karar vermişler; develerinden aşağı inip susuzluktan kıvranan adamın yanına yaklaşıp kırbalarını dudağına dayamışlar…

Aniden çöl-toprağını üzerine serpip zulaya yatan birkaç kişi yerinden fırlamış, susuz rolü yapan adam da entarisinin altından hançeri çekmiş;

Kafileden biri hızlı davranıp, devesine atlayıp kaçıvermiş…

Diğerleri yakalanmış.

Mallar ve canları haydutların elindeyken, kervandan biri şunu söylemiş:

‘Yazık size; bizim malımız-canımız gidebilir ama sizin dünyaya bıraktığınız bozgunculuk yüzünden pek çok insan bu çölde susuzluktan ölecek; çünkü kimse onlara yardım etmeyecek;’ demiş.

‘Gerçek susuz insanlar, bu kötü aldatılma yüzünden kervanlar görse dahi ölüme terk edilecektir.’

Bu hikâyeyi niye anlattık. İnsanlar birbirine yardım edecekken nifak tohumu atmak berbat bir şeydir! Tıpkı bu organ nakillerinden haksız yere para kazanma üzerine kurulu çetelerin, başka insanların sağlıkları üzerine saldıkları korku yüzünden…!

Donörler; yani organ verebilecek insanlar çekingenliğe itilirse büyük vebal olur…

Hekim arkadaşım yukarıdaki bu polisiyelik durumu duyduğunda ‘eyvaaah!’ dedi zaten.

Bakın Türkiye bu ‘doku-organ’ nakil sisteminde dünyaya örnek olacak denli bir başarıya imza atıyor. Bizim ülkemizde de, dünyada da bu konuda büyük bir ihtiyaç var. Ekipman ve transfer lojistiğinde dakikalarla yarışılan bir hız söz konusu; fakat esas olan organı bağışındaki erken veri girişi ve eşleştirmelerin iyi yapılması oluşturuyor.

Bu konuda Türkiye’de çok önemli işler yapılıyor; ciddi bir sistem takibi var;

Organ bağışı konusunda dinen bir sakınca yok.

Lütfen bu konuyu araştıralım ve organ bağışına destek olalım… Çevremizi de bilgilendirelim.

Aynı duyarlılığı özellikle kan bağışı konusunda da gösterelim.