Bazı insanlar çok çalışır... Ama öyle çok çalışır ki biz anlayamayız ne yaptıklarını. Görünüşte işle yatıp kalkıyor havası verir ama kalıcılık yoktur; verimlilik yoktur; uluslararası ölçü yoktur…
Çok çalışırken aslında rolü ‘…mış’ gibi yapmaktır.
Bu tür zırzoplara genel olarak dünyanın her yerinde karşılaşılabilir; her sistemde, her ülkede, her devirde vardır ve var olacaktır. Ancak yoğunluklu olarak ‘fikri-kültürü gelişmemiş toplumlarda’ daha çok rastlanmakla birlikte, alan-metrekare, bölge küçüldükçe, adı Taşra’ya çıkar…
‘Taşra zihniyetli’ insanlar ‘avanta’ işlere bayılırlar; sorgulanma-eleştirilere karşı söyleyecek bir delilleri yoksa öfkeyle karşısındakini susturmaya, iftira atmaya çekinmez.
Bu düzendeki insanlar’ tıpkı ‘Arpalık ya da Ağalık’ gibi bir ekonomi tasavvur eder.
Yani baltayı hep kendine yontar; veya kendi çıkar çevresi, arkadaş yakınlıkları-mesleki dayanışma, sosyal etki-siyasal çevre ortaklıkları üzerinden ‘hazıra konma’ alışkanlıklarına zarar verecek her şeyi günah keçisi ilan ederler…
Bu insanların ‘kazanma’ arzusu sen-ben-bizim oğlan üzerinden bölüşüm esaslarına dayanır!..
Aralarındaki en büyük pasta savaşında kimin nasıl ’harcanacağı’ gibi mafyatik ilişkiler de yok değildir.
Yandaş dediğiniz kişiler;
Bunlar kamunun insan kaynağını heba ederler; verimli projeleri baltalar; bu insanlar uygar bir fikir kültürünün geliştirilmesini önemsemez; uluslararası ölçülere gözlerini kaparlar; kendilerini vazgeçilmez görür;
Üstelik ’Yandaş piyasasına’ yeni giren çözmezler açgözlülüklerini bir de sosyal saygınlık eksikliği, gücünü kanıtlayabilme dürtüleriyle birleştirirlerse, toplumun ahlakî yapısına büyük zarar verirler.
Sonra sokaklarda bile sosyal, ekonomik ve kültürel yozlaşma öyle artar ki, temsil ettikleri zihniyet öyle kokuşur ki, bizlere faydalı bir şeyler verdiklerine inandırırlar.
Nasıl olsa ‘böyle gelmiş böyle gider’ denilen bir umursamazlığın içindeyizdir!