Türkiye’de okuma oranlarına ilişkin ülke çapında yapılmış en geniş kapsamlı çalışma, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılan ve sonuçları 2011 yılında yayımlanan Türkiye Okuma Kültürü Haritası adlı rapordur. Türkiye Okuma Kültürü Haritası kapsamın genişliği açısından ele alındığında, okuma alışkanlığı konusunda Cumhuriyet tarihinde ülke çapında gerçekleştirilen ilk okuma alışkanlığı saha araştırmasıdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığının hazırladığı raporlara resmi internet sayfasından ulaşabilirsiniz. Okuma oranının bir hayli düşük olduğu iller var elbette. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun, Adrese Dayalı Kayıt Sistemi (ADNKS) esas alınarak belirlenen örneklem için her coğrafi bölgeden il seçimi yapılıyor.

Hiç kitap okumama ve yılda 10 kitaptan az okuma oranları dikkate alındığında, katılımcıların ortalama %75’inin okumadığı, %25’in ise ayda 1 kitaptan fazla okuduğu diğer bir deyişle okuma alışkanlığına sahip olduğu söylenebilir.
35 yaş üzeri bireyler çoğunlukla TV izlemekte ve aileyle zaman geçirmektedir. Özellikle 15-34 yaş grubunda kitap okuma ve internet kullanma, diğer yaş gruplarına göre daha yaygındır. 7-14 yaş arasındaki bireyler ise diğer gruplara göre en çok kitap okuyan grubu oluşturmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumunun 2023 yılı verilerine göre, Ülkemizde yılda ortalama 7.2 kitap okunmaktadır. Türkiye nüfusunun %31’i hiç kitap okumamaktadır.

Bu verileri sizlerle paylaşmamın nedeni ortalamaya bakıldığında ne kadar az okuduğumuzu gösterebilmek içindi. Şimdi asıl konuya gelebiliriz.

Normalde kitap satın alırken e-ticaret sitelerini tercih ederim. Oradaki indirimlerden dolayı daha uygun fiyata aradığım kitabı bulabiliyorum. Bulamadıklarım ya da stokta olmayanlar için de sahafları tercih ediyorum.
Bu ayki kitap alışverişim için alışveriş merkezinde olan kitapçıyı tercih ettim. Hem yeni çıkanları görmek hem de dokunarak alışveriş yapmak daha keyifli olacaktı.

Kapıdan girmeden kitap satışlarında, 2. kitaba %50 indirim yapıldığını okudum. Bu ay ikiden fazla kitap alacağım diye koşa koşa içeri girdim.

Öğrenciler içeride Çalıkuşu isimli kitabı arıyorlardı söylene söylene. Bu kitap zaten eski neden bize bunu okutuyorlar vs.’ Okuyabileceğiniz en iyi hikayedir Çalıkuşu. Çok da keyif alırsınız’ diyerek kendi okuyacağım kitapların olduğu reyona yöneldim. 

İlber Ortaylı’nın ‘Yakın Tarih Gerçekleri’ kitabını aldım. Hemen ardından da ‘CIA Dünya'nın En İyi Yazarlarını Nasıl Kandırdı?’ başlığı ile yer alan kitabı da alarak kasaya gittim.

Kitaplardan biri 145 TL diğeri ise 200 TL olduğunu öğrendim. 2. Kitaba %50 indirim olarak ödeme yapmam gereken rakam 245 TL olması gerekiyordu. Kasa görevlisi bana 270 TL lik bir tutar ödemem gerektiğini söyledi. Yaptığım hesaba göre aradaki fark çok büyük olmasa da o farkın üzerine biraz daha ekleyerek başka bir kitap daha alabilirdim. O nokta da bunu düşündüm. Devir hesap yapma devridir diyerek başladım sorularımı sormaya…

Hatalı bir hesaplama olduğunu belirttiğimde ise kasa görevlisi bana fiyatı en yüksek ürün üzerinden %50 indirim yapılmadığını belirtti. 

Okuyabilmek için zaten kısıtlı bütçemizin olduğu şu dönemde kelime oyunları ile bizi kasa da geçiştiren bir anlayış ile karşılaşmak gerçekten üzücüydü.

Herkes okusun, okumalı diye mesajlar vermeye çalıştığımız bir dönemde böyle önemli bir ayrıntıya takılıp kalmamız normaldir.

Mağazada fiyatı 200 TL olan kitabı alamadım. Size bu yazıyı hazırlarken kitabın ismini kontrol etmek için kitabı satan kurumun internet sitesine girdim ki ne göreyim.

200 liraya almaya çalıştığım kitabın fiyatını 139.80TL olarak gördüğümde İkinci bir şok yaşadım.
İki kitap arasında bir boyut ya da cilt farkı olmamasına rağmen iki ayrı fiyata kitap satan bu anlayış işin sadece ticari kaygısı ile mi hareket ediyor? 

Binlerce seçenek var kitap alışverişi yapabilmek için bu unutulmasın. 
İnsanları kandırmayın!

Mağazada başka fiyat internette başka fiyat. Bir de ikinci kitaba güya %50 indirim sunuluyor.
Sonuç olarak kitabı almadım. Aklım kaldı mı derseniz evet kaldı. Önümüzdeki ay kitap almaya ayıracağım bütçe ile bu kitabı da alacağım. Ancak bu anlayışa hakim bir mağazadan değil. 

Eski yöneticim ‘Bakkala giderken bile analiz şart ‘diye söylerdi. Ne kadar haklı şimdi daha iyi anlıyorum.
Tüketici olarak, satın aldığımız her ürünün satıldığı diğer seçenekleri kontrol ederek alışveriş yapmak hem keyif veriyor hem de kandırılma hissinin verdiği kaygıdan uzak yaşıyorsunuz.
Sonuç olarak ticaret yapanlara son sözüm. 
İnsanları kandırmayın! 
Sağlıkla Kalın.