Önceki yazılarımı okudu iseniz hatırlarsınız. Demiştim ki biz bu dünya boyutunu zıddı ile algılıyoruz yani dualite ile. İyi-kötü, hastalık- sağlık, güzel-çirkin vs. Kötüler olmasa iyiliği bilemeyiz. Onların da görevi kötü olmak, iyiliği bildirmek. Diğer yandan eril ve dişil  enerjide var. Eril enerji sert, katı ve otoriterdir. Dişi enerji yumuşaktır, berekettir, Bilindiği üzere her kadında eril, her erkekte ise dişil hormonlar vardır ve denge üzerinedir. Oysa günümüzde bu dengeler bozulmaya başladı.Bunu sadece şekil olarak algılamayın. Örneğin bir kadın düşünün gayet hoş ve bakımlı ama sert, katı ve otoriter davranıyor ise enerjisi erildir.  Bizler dünyadan ayrı canlılar değiliz. Dünyada ne varsa insan bedeninde de var ve etkileşim halindeyiz. Dünyada hava, ateş, su ve toprak var hepsi insan bedeninde de var. Dünyamızında bir enerjisi var. Dünyanın enerjisi dişildi, bundan dolayı dünya ana, toprak ana, doğa ana demiştir eskiler. Özellikle son yıllarda kendi içimizdeki dişi yanımıza çok  kötü davrandık. Bir erkeğin eşi aslında onun dişi yanıdır, eşine kötü davranması veya bir kadının kendi içindeki dişi yanını yok sayması gibi. Dünyaya da kötü davrandık ve maalesef hala da bu durum devam ediyor. Ağaçlar kesilip yerine binalar yapılması, denizlerin doldurulup yaşam alanları oluşturulması, hayvanlara kötü davranılması sadece birkaç tanesi.  Dünyaya verdiğimiz tüm bu zararlardan dolayı artık dünyanında enerjisi değişti. Dişilden erile dönüşmeye başladı. Savaşlar, doğal afetler, salgın hastalıklar dünyanın enerjisinin değişmesi sonucu.
Aslında yapılması gereken basit. Kendi içimizdeki dişi yanımızı, hayvanı ve doğayı sevmek, iyi davranmak. Kendimizi BİLMEK .
Dişi yanınızı sevmeniz dileğiyle