Yargısal aktivizm,
Yargı kararlarının evrensel hukuk
Normları yerine
Kişisel veya siyasi hususlara dayalı olduğundan
Şüphelenilmesi durumudur.
Anayasa mahkemesinin mevcut üyeleri
Zamanında yanılmıyorsam
5’i Abdullah Gül,
7’ si Baskan Recep Tayyıp Erdoğan
3’ü Mhp nin önermesi ile atanmıştı.
Dünyanın her yerinde,
Anayasa mahkemesine atananları
Kimin atadığı önemli değildir.
Kisi,
Anayasa Mahkemesine atandığın an
Beynine resert atar,
Geçmisi siler!
Ben atadım!
Biz seçtik!
Nasıl bizi tanımaz?
Nasıl olur da bizi dinlemez?
Dediklerimizi yapmaz! sikayet ve
Sızlanmaları beyhudedir!
Bal gibi yapmazlar!
Artık onlar anayasal düzenin, “ KORUYUCU BEKÇİLERİDİR.”
Sistemin saat düzeni gibi tıkır tıkır
İslemesini sağlarlar.
Telkinde bulunmak,
Diyet istemek,
“Hanya’yı, Konya’yı göstermek” mümkün değildir.
Had asımına girer!
Yargıtay 3.ncü ceza dairesinin
Hatay milletvekili seçilen
Serafettin Can Atalay
Hakkında vermis olduğu kararın
Anayasa mahkemesi tarafından
“hak ihlali “ var diyerek iptal edilmesi üzerine;
Anayasa mahkemesi kararını tanımaması,
Üyeleri hakkında suç
Duyurusunda bulunması,
Yetmezmiş gibi
Meclise sarı kart göstermesi
Hukuksal yetkinlik savasının başlamasına neden oldu.
Yargıtay 3.ncü ceza dairesinin gerekçeli kararını.
“Anayasada
yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri,
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü
Bozmayı ve insan haklarına dayanan
Demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı
Amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.”
Diyen
14.ncü maddesine dayandırırken
Hak ihlali veren Anayasa mahkemesi
Gerekçesini;
“Anayasa mahkemesi'nin kararları,
Tüm kurumları,
tüm kişileri,
7'den 77'ye herkesi bağlar.” Diyen 153.ncü maddeye
Dayandırmakta.
Yargıtay 3.ncü ceza Daire kararında,
Anayasa mahkemesi, çeşitli şekillerde itham edilmektedir.
Bu ithamlarda
Kullanılan ifadeler, görevin vakarına
Ve icaplarına uymayan davranışlar olarak toplumda
Yargının yüksek saygınlığına karı
Derin bir üzüntü yaratmaktadır.
Hukuk kitaplarında yazmayan bir söz vardır.
“ Davanda haklı olabilirsin.
Lakin tarzında da olmalısın!”
Ortalama bir hukuk bilgimle
Sunu rahatlıkla söyleyebilirim
"Yargıtay'ın veya bir başka mahkemenin,
Ben Anayasa Mahkemesinin kararlarına
Uymuyorum' deme yetkisi,
İmtiyazı, lüksü yoktur, olmamalıdır.
Olursa eğer bir
Hukuk devletinden
Anayasal düzenden söz etmek mümkün olmaz.
Yargıda kaos olur.
İki yüksek yargının kavgasından
Siyaset fırsat bu fırsat deyip
Sivil anayasa değişikliği yapmaya gidip
Anayasanın elini koluna budarsa bu da
Etik olmaz.
Cumhurbaşkanı Bas danısmanı Mehmet Uçum’un
“MİLLİ YARGI” istemine de,
bir çift sözüm var.
“ YARGININ MİLLİSİ DEĞİL, EVRENSELİ OLUR!”
“Taraf değil, hakemiz” deniyor ama
14’ ü dayatıp, 153’e kaldırmaya kalkısıyorlar
Yani ,
YASAL AKTİVİZMİ!