Algıda seçicilik midir tam karar veremedim ama geçtiğimiz hafta gıda terörü üzerine yüzlerce haber okudum.

Nelerle karşılaştığımı gelin anlatalım.

İlk haberde, ülkemizde bulunan bir tavuk üretici markasının tavuk etlerinde Listeria bakterisine, rastlandığı ( Listeria’nın değişik alt grup bakterileri var) bilgisi mevcuttu. Üstelik çok da ünlü bir markaya aitti.

Haberi yumuşatarak vermişler. Yaptığım araştırmada, haberde yer alan ilin sağlık müdürlüğünün raporunda bu bakterinin Listeria monocytogenes, adlı ölümcül bir bakteri tespit edildiği yer alıyordu.

Peki bu bakteri nasıl oluşur?

Listeria monocytogenes, sıklıkla toprak ve suda bulunur. Hayvanlar hastalanmadan bakteriyi taşıyabilir. Ancak bu hayvanlardan elde edilen et ve süt ürünleri gibi gıdalar kontamine(Enfeksiyon etkeninin vücut yüzeyi, eşyalar veya su, gıda gibi maddeler üzerinde bulunması) olabilir. Enfeksiyon insanlara kontamine olmuş gıdaların yenmesiyle bulaşır.

Listeria hastalığı belirtileri kişide genellikle ateş ve kas ağrıları şeklinde ortaya çıkar. Bunun yanında ishal veya gastrointestinal semptomlar da görülebilir. Listeria bakteri vücuda alındığında sindirim sistemi kanalına yayılabilir. Uzun vadede bir tedavi ve bazı durumlarda insan bünyesinin bağışıklığı durumuna göre daha ağır vakalar ile karşılaşmak mümkün olabilir.

Sevgili okur , hastalıklı etler için firmaya verilen ceza sadece 210 bin TL. Hastalıklı ürünlerinde piyasadan toplanması istenmiş.

Halk sağlığını önemsemeyen bu ve buna benzer bir işletmeye verilen ceza sadece 210 bin TL. Yani üretim yapmaya devam edecekler.

İzmir’de yediği tavuk dürümden zehirlenip ölen Servet Polat isimli vatandaşımızı hatırlarsınız. Haberlerde çok sık bahsedilmişti.

Yapılan testlerde Salmonella bakterisini, kaptığı ve olaydan iki gün sonra da öldüğünü öğrenmiştik.

Salmonella bakterisi, genellikle çiğ veya az pişmiş et, kümes hayvanları, yumurta ve pastörize edilmemiş süt ürünlerinde bulunur. Ayrıca, yeterince düzgün yıkanmamış meyve ve sebzeler de Salmonella’nın bulaşma kaynağı olabilir.

Tam bu haberin sonrasında 9 Nisan günü , Konya İstanbul Caddesi üzerinde bulunan bir kebapçıda pişmiş et üzerine çiğ tavuk eti takviyesi yaptığı görüldü.

Bizler mi çok cahiliz yoksa aldatanlar mı çok cesaretli bilemedim.

Bunca bakterinin yanında bir de Brusella var. Bu bakteride diğerleri gibi halk sağlığını tehdit eder nitelikte.

Brusella, pastörize edilmemiş süt ürünleri ile hayvanlardan insanlara bulaşan, eklem ve kas ağrısı, ateş, kilo kaybı gibi belirtilerle kendini gösteren zoonotik(hayvansal) bir bakteriyel enfeksiyondur. Brusella hastalığı, keçi, sığır ve koyun gibi hayvanlarla kurulan yakın temas ile de bulaşabilir. Bazı durumlarda hava yoluyla da bulaşabilir.

Et ürünleri ya da süt ürünleri tüketmeyin diyemem ama ambalajlı, dondurulmuş ya da az pişmiş ürünleri tüketme konusunda daha dikkatli olmanız gerekiyor. Hijyeninden emin olmadığınız işletmeden alışveriş yapma konusunu hatırlatmama bile gerek yok diye düşünüyorum.

Tarım bakanlığı her gün farklı firmalara ait tağşiş ürünlerin ( bir maddenin içine başka madde karıştırılması) markalarını Tarım ve Orman Bakanlığına ait resmi internet sitesinde yayınlıyor. Takip etmeniz hem kendi hem de sevdiklerinizin sağlığı açısından önlem almanızı sağlayacak.

Eviniz için satın aldığınız eti, yumurtayı yıkamayın. Çiğ sütü mikrobu ölsün diye çok pişirdiğinizde size yararı olacak bakterileri de kaybettiğinizi bilin. Gıda Güvenliği hakkında yazılar okuyup, yayınlar izleyin.

Bazen fiyatı da uygun diyerek aldığımız gıdalar sevdiklerimizin hayatlarına mal olabilir bunu unutmayın.

Ata sözlerini bu nedenle çok severim. Ne demiş atalarımız.

Ucuz etin yahnisi yavan olur.

Sadece güvendiğiniz işletmelerden alışveriş yapmanız gerekiyor . Bu cümle ne kadar küçük düşürücü. Aslında aldatan , kandıran ve insan hayatını önemsemeyen birilerinin varlığından bahsetmek gibi.

Gönül isterdi ki herkes ahlaklı ticaret yapsın. Benim güzel ülkemde de bu inancı yerleştirmek dileği ile.

Sağlıkla Kalın.