Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Türk milleti çalışkandır." dediği ülkemizde son 4 aydır 2 milyon civarı EYT'li vatandaşımız emekliliği beklemekte ve hatta SGK önünde kuyruklar oluşturmaktadır. Bu durumun iki suçlusu var. Birincisi ülkemizdeki eğitim sistemi, ikincisiyse insanların kendisi. Peki ya neden?

              Japonlar, sağlıklı ve uzun yaşamanın sırrını, hayat boyu kişinin sevdiği işle meşgul olmasına bağlamışlardır. Bir Çin atasözüyse; "1 ay mutlu olmak için evlen, 1 yıl mutlu olmak için servete kon." derken, “Ömür boyu mutluluk için ise sevdiğin işle meşgul ol” demiştir. Bu verdiğim iki örnek için “Ama burası Türkiye.” diyenler olacaktır ki, artık duymaktan çok sıkıldığım bir sözdür.

                 Çevremde EYT bekleyen kişilere; "45 yaşında emekli mi olunur?" dediğim zaman, "Sen bu yaşa gel, çalışabilecek misin bakalım?" gibi dönütler alıyorum. "Sevdiğin işi yapsaydın emekli olmak ister miydin?" dediğimde ise "Türkiye'de kim sevdiği işi yapıyor?" cevabıyla kanayan yaramıza parmak basılıyor.

                Üniversite mezunu olmanın bazı bölümler hariç nerdeyse hiçbir önemi kalmadı. Milletimiz "Oku da büyük adam ol." felsefesinden "Okuyup da işsiz mi kalacaksın?" mantığına büründürüldü. İş mülakatlarında; "Hangi okuldan mezunsun?” sorusu önemini kaybedip  "Referanslarınız kimler?" sorusu önemli oldu. Bu duruma biraz da dersi slayttan okuyup geçen hocalarımız ve bu yüzden gelecekteki hayatımıza yatırım için öğrenilmeyip de sadece önümüzdeki sınavlar için öğrenilen dersler buna sebep oldu. Bir neslin 25 senede yetiştiğini düşünürsek eğer bu neslin de 50'li yaşlarına gelince aynı mantalitede olacağı bu kadar belliyken aslında biz bir neslimizi daha kaybettik.

   Saygılarımla...