İnsan; doğası gereği, güvende olmak, barınma ihtiyacını karşılayabilmek, sağlıklı
beslenebilmek, konforlu yaşamak ve neslini sağlıklı bir şekilde devam
ettirebilmek için davranışlarda bulunur.
Aynı dili konuşan, ortak sevinçleri ve hüzünleri olan bireyler olarak, devletler
kurarken de kendimize ait yetkileri kimi zaman kral, kimi zaman politikacılara
devrederken de hep bu saiklerle hareket ederiz.
Kendi ellerimizle inşa ettiğimiz ve adına devlet dediğimiz yapı ve bu yapıyı
yönetmesi için başa geçirdiğimiz yöneticiler; bireylerin ve toplumun varlığını
sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesi için çalışırlar. Devlet ile yaptığımız akit
olan anayasa ile de bu haklarımızı güvence altına aldık.
Eğer bu devlet bizimse; devletin yönetimi için salık verdiğimiz yöneticiler
devlete ait organlar aracılığı ile toplumun ve bireylerin ihtiyaçlarını karşılamalı
bireylerin karşılaştığı sorunları da çözmeleri gerekir diye düşünüyorum.
Son yıllarda benim ve toplumun diğer bireyleri için sorun olan birçok etmenin
seçtiğimiz temsilciler tarafından sorun olarak görülmemesi ve çözüm için somut
adımlar atmamaları oy verme davranışımı sorgulamama ve sandığa gitmeme yol
açtı.
İletişim içerisinde olduğum birçok insan; bu kadar fazla sayıda plansız ve
düzensiz mültecinin ülkemize gelmesinin topluma ve devlete olumsuz etkilerinin
olduğunu dile getiriyor.
Yine ben dahil birçok insan sokaklarda bu kadar çok başı boş köpeğin birçok
soruna yol açtığını dile getiriyor.
Bu iki problemi sadece örnek olarak verdim. Bu verdiğim iki örnek ile ilgili
devleti yönetenlerin somut bir müdahalesini ne yazık ki göremedik.
Benim ve dahil olduğum toplumun problemlerini ve ihtiyaçlarını önemsemeyen
politikacılara yetki vererek bu sorumluluğu paylaşmak istemedim.
Umarım, Türk toplumunun sorunlarını ve ihtiyaçlarını önceleyen politikacılar
görür ve sandığa gidip oy kullanırım.
Sağalacakla kalın…