Toplumda öyle bir çocuk algımız var ki çocuk sahibi olanlar “şu/nlar bir büyüse de kurtulsak”, “büyümedi gitti”, çocukları büyütmüş olanlar “merak etme göz açıp kapayıncaya kadar büyürler” derler aynı soruya çocuklarda sürekli maruz kalırlar “çocuğum söyle bakalım büyüyünce ne olacaksın” sorular böyle uzayıp gider… Bırakalım çocuklar çocukluklarını yaşayarak yavaşça büyüsünler!
Allah’ın dilediği insanlara bahşettiği üzerinde titizlikle durulması gereken en nadide emanetlerden birisidir çocuk. O, bir anda eğitilecek büyüyüverecek bir emanet olmayıp yavaş yavaş üzerinde titreyerek büyütülmesi gerekmektedir. Hz peygamberin “çocuğu olan onunla oyun oynasın” buyurması onun dünyasını anlamaya yönelik bir çaba olarak görmek gerekiyor.
Çocuk, her ne kadar anne babanın birçok özelliğini alsa da sonuçta onun kendi başına bir birey olduğu unutulmamalıdır. Konunun göz ardı edilen diğer bir boyutu da çocuklarımız bizim en önemli emanetlerimizden birisidir ancak biz onların sahibi değiliz.  Kur’an Kerim ve insanlık tarihi bu konuda ibretlik örneklerle doludur. Bazen Hz. Musa’nın annesi gibi küçükken çocuğunla imtihan olursun, bazen de Hz. Nuh gibi iman davasında kendi çocuğuna söz geçiremezsin, bazen Hz. Âdem gibi kardeş katili çocuğunla imtihan olursun ama atamazsın uzaklaştıramazsın. Sonuçta çocuk… senin çocuğun…. çocuk çocukluğunu yapacak. Tıpkı Hz. Yakup’un çocukları gibi masumca bir istek gibi ama kardeşlerine çektirmedikleri kalmıyor. Anlayacağımız biz ne kadar plan proje yaparsak yapalım yine her şey olacağı yere varıyor.
Çocuğun aklı gözündedir” diyen İbn Haldun çocuklarımızı yetiştirmekten asıl maksadın kendimizi yetiştirmek ve onlara örnek olma olduğunu ortaya koymaktadır. Anne babalar için “altıntop” olan çocuklar, aile büyüklerinden ne görürlerse hayatları boyunca onlardan gördüklerini yansıtmaya çalışırlar. Maddi-manevi yetiştirilmesi ve geliştirilmesi için Yüce Yaratıcı tarafından bahşedilen bir çocuk yetiştirmekten daha önemli ne olabilir ki!
Her ne kadar son günlerde “çocuksuz restoran”, “çocuksuz tatil”, “çocuksuz site” gibi birtakım garip akımlar medyada dolaşsa da “bilenler için” dünyanın en güzel nimeti çocuktur. Ama kıymeti ve değeri bilinmesi gereken bir nimettir. Değişen hayat şartlarında çocukları fazla da kısıtlamamak, ölçüyü tutturmak gerekir. Yoksa çocuklar birkaç eşyanın kendilerinden daha değerli oldukları düşüncesine kapılmasınlar. Yok, salona girmeyin… Eşyalara zarar vermeyin… Bunlara dokunmayın diyerek eşyaları kutsamayın. Eşya eskirse yine alınabilir ama ömrünüzde bir veya birkaç defa sahip olabileceğiniz ve birkaç yıl sonra elinizden gidecek çocuklarınızı değersiz hissettirmeye çalışmayın evdir kirlenir süpürülür yıkanır değil mi yani!
Anne baba için çocukları “güzel terbiye” etmek ailenin en önemli sorumluluğudur. Bu konuda hem Kur’an hem de Peygamberimiz bu sorumluluğun anne baba da olduğuna vurgu yapmaktadır.  Ayrıca Peygamberimiz çocuklarına güzel terbiye veren kimselere teşvik babında güzel mükâfatların verileceğini zikretmektedir. Elbette bu terbiye işi de maalesef bir anda olacak bir iş değildir. Yaşına ve yerine göre olması gerekir.
Sözlerime Cemil Meriç’in konumuzla ilgili bir sözüyle bitiriyorum: "İnsanlar sevilmek için yaratıldılar, eşyalar ise kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni; eşyaların sevilmeleri ve insanların kullanılmalarıdır."
Kalın Sağlıcakla…