FETÖ elebaşı henüz hoca efendiyken, 15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşmemişken, üstelik o tarihten çok yıllar önce Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı içindeki çeteleri, bu çetelerin kurduğu tezgahları, devleti nasıl dolandırdıklarını, engelli ve yaşlı hizmetlerinde rantı nasıl kendilerine kanale ettiklerini yazmış, yetkilileri uyarmış, göreve davet etmiş, bu nedenle bir kaç itin tehditlerine maruz kalmış, çoğu kez işimden gücümden edilmiş, ekmeğim elimden alınmıştı.

Korktum mu, yıldım mı, bir adım dahi geri attım mı, asla, daha çok üzerlerine gittim, inlerine girdim, devletime güvendim, müfettişlere bildiklerimi anlattım, belgeleriyle tüm yolsuzluklarını ortaya koydum.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı müfettişleri bu yolsuzlara öyle baskınlar düzenledi, öyle denetimler yaptı ki, alayının pisliğini ortaya çıkardı, ceza üzerine ceza yağdırdı, bir çok il müdürü makamından alındı, bir çok memurun görevine son verildi, idari cezalara maruz bırakıldı.

Bakanlık tedbir ve denetimlerini arttırdı, hizmet standartlarını yükseltti, her daim gözünü hem içerdeki memurundan, hem de özel sektördeki taşeronun üzerinden çekmedi.

Taşerona ait engelli bakım merkezlerine standartlar yönergesine uygun olarak engelli erişilebilirlik şartları getirdi, üç yıl süre verdi, hizmet kalitesini yükseltmeyenleri kapatacağını söyledi.

Bakanlık bazen işi biraz uzattı, denetim ve gözetimlerinde es verdi, ben bunun nedenini devam eden operasyonlar kapsamında henüz tam ayıklanamayan FETÖ kriptolarına bağladım, ama onlar da yavaş yavaş belirlenip yakalandıkça işlerin biraz daha düzeldiğini gördüm.

Ama bıçak da kemiğe dayanmıştı, şimdi görüyorum ki Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı taşerona ait özel engelli bakım merkezlerinden engellinin aleyhine işleyen yerleri kapatma hazırlığında, umuyorum ki bu kapatılacak yerlerin sahiplerinin varsa FETÖ bağlantıları veya devlet memurları ile gizli ortaklıkları, onlar da bulunsun ve gerekli cezaya çarptırılsınlar.

Diğer yanda Milli Eğitim Bakanlığı'nın da 81 ilde başlattığı, dezavantajlı ve sorunlu bireylere sözde hizmet verdikleri iddia edilen ruhsatsız, yasa dışı, merdivenaltı merkezleri ani baskınlarla tespit edip, yakalayıp, suçlular hakkında cezai işlem uygulamalarını taktirle karşılıyorum.

Demek ki dilsiz şeytan karşısında susmak, sinmek, mazluma yapılan  zulmü, hainliği izlemek, sadece şerefsizlere mahsus bir davranışmış, o nedenle ben de bana yakışanı yaparak -burada mütavazi olmayacağım- yangına bir karınca gibi değil, bir helikopter gibi su taşıdım.

Bu arada geçen haftalarda Manisa'da bazı taşeronların özel engelli bakım merkezlerine torpil yaptıkları iddialarını da vatandaşlık ve gazetecilik görevim gereği CİMER ve müfettişlerinize bildirdim.

İddiaların doğruluğunu ancak onlar tespit edebilir, vatandaş olarak bize düşen onlara güvenmektir.

Sanırım engelliler adına iyi şeyler oluyor, bakanlıklar görev başında.

Takipteyim.