İstanbul'da doğup büyüyen birisi olarak hayatımın son iki senesini Manisa'da yaşadım ve hala da Manisa'dayım. Farklı bir ilden buraya gelen biri olarak öncelikle şunu belirteyim ki Manisa'yı çok sevdim. İstanbul gibi trafiğin, gürültünün  fazla olduğu bir yerden sonra burası  çok huzurlu ve sakin geldi bana .Ama en çok da Merkezde her yerin bana göre yürüme mesafesinde olmasını sevdim. Manisalı birine göre benim mesafe kavramının farklı. 20dk mesafeyi uzak olarak tanımlıyorlar. Oysaki İstanbul'da bir yerden bir yere gitmek neredeyse bir saati buluyordu. Manisa merkezde olmanın diğer güzel yanıda istediğimde doğa ile başbaşa olabileceğim Spil dağının olması veya istediğimde şehrin merkezine gidip gezebilmemdir.  Bu arada sokaklarda lokma dağıtılması da bana ilginç gelmişti. Artık alıştım ve bende gördüğüm zaman mutlaka alıyorum sıcak lokmalardan. Manisa kebabını da ilk burada öğrendim ve bayıldım. Şehir dışından arkadaşlarım geldiğinde ilk gün Manisa kebabı yemek neredeyse ritüel halini aldı. Sonrasında ise tarihi yerleri gezdirmek olmazsa olmazlar arasında tabiki.
Manisa'da mesir festivalini merak ediyorum. Korona muhabbetinden dolayı ki yıldır hiç yapılmadı. Umarım bu sene mesir festivali yapılır. 
Manisa çok farklı ve yüksek enerjiye sahip bir şehir. Manisalıların çoğu bence bunun pek farkında değil fakat dışarıdan gelen biri olarak bu enerjiyi çok net bir şekilde hissedebiliyorum. Bazen sadece bu sebepten Manisa'da olduğumu düşünüyorum.
Sevgiyle kalın