Yaklaşık 14 yıldır Manisa’da yaşamaktayım. İşlerim haricinde kalan zamanlarımda amatör olarak fotoğraf çekmekteyim. Manisa; mitolojisiyle, hikayeleriyle, tarihi ve mimarisi ile dolu dolu bir şehir. 
Bir yanı Lidya, 
bir yanı Saruhanbey, 
bir yanı Roma, 
bir yanı Osmanlı, 
bir yanı bütün evlatlarını yitirerek taşa dönüştürülen Niobe,  
bir yanı amansız hastalıklara düşen Hafsa Sultan, 
bir yanı İskender, 
bir yanı Fatih Sultan Mehmet...
Kısacası bu şehri fotoğraflamayı ve bu şehirle ilgili hikayaler anlatmayı seviyorum. 
Manisa’nın bütün tarihi yapıları birbirinden güzel. Niobe doğal anıtı veya bizim bildiğimiz adıyla Ağlayan Kaya ve çevresine değinmek istiyorum biraz.
Niobe; 7 oğlu ve 7 kızı olan; çocukları, Artemis ve Apollo tarafından öldürüldükten sonra memleketi olan Spil Dağı’na dönen ve ağladığı sırada tanrılar tarafından taşa dönüştürülen bir anne. 
Keşke diyorum uluslararası etkinliğimiz olan Mesir Macunu Festivaline benzer bir etkinliği mitolojik bir karekter olan Niobe içinde yapabilsek. 
Yine mitolojik bir hikayesi olan anemon çiçeklerinin açtığı zamana denk getirsek bu festivali. Ne güzel olur. 
Ama nerede...?
Etkinlik yapmak şöyle dursun, bu anıtların çevresini  temiz dahi tutamıyoruz.  Anımsadığım tek şey çevresinde tekinsiz tiplerin içki içtiği ve toprak zemininde cam kırıkları olan bir yer. 
Niobe anıtının ve Spil Dağı’nın eteklerindeki tarihi Roma surlarının çevresi açık alanda içki içen tekinsiz tipler tarafından işgal edilmiş durumda.  Şehre dışardan gelen misafirlerimi buralara getirmeye dahi çekiniyorum. Ayağınızı attığınız her adımda kırık içki şişelerine basmamanız pek olası değil. 
Niobe ve tarihi Roma surlarından hangi belediye sorumlu bilmiyorum. Bu tarihi alanlarda sorumluluğu olan yetkililer bundan sonra ne gibi çözümler üretirler onu da bilmiyorum. Ancak, umudum bu tarihi yerler için bir çözüm üretmeleri.
Roma, bu topraklarda yüzlerce yıl hüküm sürdü. Biz Müslüman Türkler de yüzlerce yıldır bu topraklarda yaşıyoruz. Roma’nın bu topraklarda oluşturduğu kültürün ve tarihin de şimdiki sahibi biziz, Osmanlı’nın bıraktığı kültürün ve tarihin de şimdiki sahibi biziz.
Umarım tarihi ve kültürel açıdan yaşadığımız  bu zengin toprakların değerini biliriz.
Sağlıcakla kalın...