Herkes işin yolunu öğrendi, arsa, arazi istiyorsan, küçük tarlana devlet arazisi ekleyip büyütmek istiyorsan, tarım değil rant peşindeysen sen de yakacaksın.

Niye yakmayasın, senin başın kel mi, kabak mı, senin de yasalardan, kanun hükmünde kararnamelerden yararlanmaya hakkın yok mu?

Herkes yakarken, malına mal eklerken, vasfını yitirmiş alana otel dikerken, her yaz havuzunda sefa sürerken, her kış saunasında terlerken, afedersin ama, sen salak mısın?

Orman yangınları her yıl katlanarak artıyor, neden, küresel ısınma arttığı için mi, hayır, uyanık sayısı arttığı için.

Onun arabası var, benim de olsun, onun yazlığı var benim de olsun, e onun yanmış, orman vasfını yitirmiş arazisi var, benim de olsun!

Daha ilkokul sıralarında öğrenmedik mi, ormanı bekçi değil, kanunlar korur.

Eğer kanunlar orman vasfını yitirmiş arazileri farklı amaçlı kullanımlara açıyorsa, daha çoook orman yanar.

Bu basit denklemi hala çözemediysek, meclise gönderdiğimiz vekiller hala Turizm Kanunu'na iktidarı ve muhalefetiyle onay veriyorsa, bekçi ormanı nasıl korusun?

Eğer bu ülkeyi yönetenler ormanlardan vazgeçtiyse, eğer orman köylülerimiz gerçek işlerini bırakıp rantiyeci olmak istiyorsa, kimse ormanları sevmiyor ve korumuyorsa, bekçi amca ormanı neyle korusun?

Son günlerde sosyal medyada orman yangınlarıyla ilgili harika paylaşımlar görüyorum; birini paylaşıyorum:

"Bir mühendis olarak yanan orman alanlarının arazisine yapılacak hiç bir tesisin tasarım ya da inşaat çalışmalarına katılmayacağımı ve açılacak turistik tesislere müşteri olmayacağımı şimdiden beyan ederim."

Ülkemizde hala yüreği orman sevgisiyle dolu insanlar olması ne kadar güzel, ama yeterli mi?

Yeterli olması için orman sevgisinin meclise taşınması, kanunlarda yerini bulması gerekir.

Ülkemizi yönetenlerin ve vekillerin bir an önce vicdana gelip ormanlarımızı koruyan kanunlar yapmasını diliyorum.

Var olan kanunlar orman düşmanıdır, rantiyeci dostudur.

Rantiye meclisten el çektirilmelidir.