Her bir gün doğumuyla birlikte başladı hikayelerimiz. Akşamına kadar sürüp giden kovalamacalar bitmediğinde geceler oldu dostumuz. Sisli ve soğuk günlerde buz gibi bazen kalplerimiz. İnançlarımız, umutlarımız; dünün gölgesi yarına düştüğünde kor bir alev gibi yanan duygularımız. Yalanların sağladığı rahatlık kaçışa sebep olduğunda doğrular da kırılma noktası oluşturdu. Bir elimde ayna vardı bir elimde pusula, aradım delice kaybettiğimiz değerlerimizi. Aynayı doğrulttum karşımda duranlara, pusulamın ibresi durdu kaldı güneyde. Güney geçmişimdi ve ileriye adımlarım da hep düşe kalka ilerliyordu. Mutluluğuyla yetinmeyenlerin sahip oldukları bir başkasının en büyük umuduydu ve bu adaletsiz denge sokağıma uzunca bir duvar örüyordu. Çıkmaz sokağa benzettiğim kafamın içindeki düşünceler anlam yaratmadığımda bir son yazamıyordu. Kirlenmiş duygularımız, kaybettiğimiz dostluklar, yaralandığımız ve eksildiğimiz her bir günün üstünü karalamak yerine altını çizdim. Düzen arayışında yıllarımı tükettim. Umursamadıklarım, kapıya dayanan ev sahibi gibi geldi çattı zamansız ve benim yine verecek param yoktu!

MAZİ

İnsanlar gelip geçiyor günler aynı yerde sayıyor

Buraya ait olmayan bir kuş tam da üstümden uçuyor

Sonsuz bir mavinin seyrindeyim yapayalnız

Eski alışkanlıklar, yeni hisler, farklı beklentiler

Ezberlediğim yollar, yazılmamış dizeler

Hatıraların gölgesinde biraz yarım biraz eksik