Yaz geldi, havalar ısındı, doğa canlandı. İnsanların içi kıpır kıpır, herkes kendini dışarı atmak, ailesiyle, dostlarıyla bir mangal yakmak, piknik yapmak istiyor. Bu çok anlaşılır. Ancak unutmamamız gereken, geçen yaz Manisa’da yaşadığımız acı tecrübeler…
Hatırlayalım: Sadece bir izmarit, söndürülmemiş bir mangal ateşi, belki de umursamazca bırakılmış bir cam parçası… Sonuç mu? Günlerce süren bir yangın, binlerce dönüm alanın kül olması, dört ilçenin doğrudan etkilendiği o geçen yaz. Her taraftan gelen yardımlar, günlerce çalan itfaiye sirenleri ve daha fazlası…
Doğa aylarca kendine gelemedi. Hala kendini toparlamaya çalışıyor. Hayvanlar yuvasız kaldı, köylüler çaresizlik içinde izledi. O alevler sadece ağaçları değil, hepimizin vicdanını da yaktı.
Bu yaz benzer bir tabloyu görmek istemiyorsak, hepimize büyük sorumluluk düşüyor. “Benim attığım küçücük bir izmaritten ne olur ki?” demeyelim. Tam da ondan oluyor işte. Sadece dikkatli olmak yetmez, çevremizi de uyarmalıyız. Birisi mangal yaptıktan sonra ateşi tam söndürmemişse, biri ormanlık alanda sigara içiyorsa, müdahale etmeliyiz.
Doğayla aramızda ince bir bağ var. Onu korumak hepimizin borcu. Eğlenelim, dinlenelim, ama bunu doğaya zarar vermeden yapalım. Aksi halde bir anlık keyfimiz, yıllarca sürecek bir yıkıma dönüşebilir.
Unutmayalım: Bir kıvılcım yeter. Ama onu önleyecek bilinç de bizde var.