Bazı işler göz önündedir, alkış alır, takdir görür. Ama bir de kimsenin fark etmediği, yapıldığı sürece değeri anlaşılmayan işler vardır. Evdeki yemeklerin hazır olması, çamaşırların temiz kokması, iş yerinde insanın kendinden ödün vermesi, ofiste çöp kutusunun taşmaması, her hafta tuvaletlerin yıkanması, her sabah sokakların tertemiz olması… 

Bazen durup düşünmek gerekir, ‘Bu düzen her hafta, her gün devam ediyorken kaçımız bunu gerçekten fark ediyoruz ve kaçımız bu insanları takdir ediyoruz?’ 

Özellikle kadınlar… 

İş, ev, okul, sosyal çevre demeden, her yerde emeğin büyük bir kısmını karşılıksız üstleniyor. Çalıştıkları yerde işlerin büyük bir kısmını karşılıksız üstelenen, eve geldiklerinde bile mesai yapan kadınlar… 

Çocuk bakımı, temizlik, yemek yapma gibi işler, "zaten olması gereken" kabul ediliyor. Bir annenin, bir eşin, bir çalışanın emeği, ancak eksik olduğunda fark ediliyor.

Sadece evde değil, iş hayatında da benzer bir durum var. Bir şirkette çay servisi yapan, ofisleri temizleyen, belgeleri düzenleyen kişiler olmasa işler aksar. Ama onların emeği çoğu zaman görünmez kalır. Teşekkür edilmez, hak ettikleri değeri görmezler.

Görünmez işlere gerçekten değer vermek için önce onları fark etmek gerekiyor. Belki de bugünden itibaren, arkamızda bıraktığımız temiz bir masaya, içtiğimiz bir fincan çaya, sabah uyandığımızda hazır olan kahvaltıya daha dikkatli bakmalıyız. Çünkü bazen en büyük emek, en az görünenidir.