Bazen her şey üst üste gelir… Olmaz dediğin şeyler olur. Bu kadar da değil dediğin olaylar senin başına gelir.
Zihnin yorulmuştur ama uyuyamazsın, dinlenmek istersin ama gözlerini kapattığın anda içindeki ağırlık daha da büyür. Kendi derdine çare ararken başka biri senden yardım ister. Bu sefer de onun için çırpınırsın. Kalabalık içinde yalnız, sessizlikte ise gürültüyle boğuşursun.
Hiç kendinizi çıkmazda hissettiğiniz bir zaman oldu mu?
Eminin çoğu insan, belli zaman aralıklarında kendini boşlukta hisseder. Boşluk hissinin yanı sıra bir de boğulma hissi var tabi. Zaman akar gider ama sen sanki olduğun yerde sıkışıp kalmışsın gibi hissedersin. Ağlamak istersin boğazındaki yumrudan ağlayamazsın, bağırmak istersen çevrene rahatsızlık vermemek için susarsın, derdini paylaşmak istersin etrafından seni dinleyen kimse olmadığını fark edersin…
En kötü zamanında yanında kimse olmadığını fark edince ise boğulursun..
Hiçbir şey değişmiyor, değişen tek şey içindeki ağırlığın artması. Konuşsan kimse anlamaz, sussan içindeki sesler susmaz.
Bazen insanın en çok ihtiyacı olan şey bir çıkış kapısıdır. Ama o kapıyı bulmak, çıkmayı istemek kadar kolay değildir. O kapıyı bulan birileri illaki vardır ama uzun bir süre bu kısır döngüden kurtulamayanlar ise oldukça fazladır…